• İstanbul 19 °C
  • Ankara 18 °C
  • İzmir 22 °C
  • Konya 20 °C
  • Sakarya 20 °C
  • Şanlıurfa 27 °C
  • Trabzon 18 °C
  • Gaziantep 24 °C
  • Bolu 20 °C
  • Bursa 19 °C

Ahmet Ünal'dan: Yılanı deliğinde bırakmak!

Ahmet Ünal'dan: Yılanı deliğinde bırakmak!
Geçen hafta, bizdeki devlet geleneğinin kardeşi kardeşe kırdırarak toplumu yönetmek gibi bir çarpık anlayışla sosyal hadiselere sözde çözümler ürettiğini ifade ederek, “Silahsız örgütlere karşı planınız var mı?” diye sormuştum.

Tıbbın temel ilkelerinden,  “hasta yok hastalık var”  anlayışı ülkemizde de gelişiyor. Yani herhangi bir hastalığın seyri insandan insana değişir. Afrika sıtması ile Türkiye’deki sıtma bir olmadığı gibi Avrupa’daki terör de bizdekiyle aynı özellikleri göstermez. Avrupa toplumları için yeterli bir çözüm Asya’da işe yaramayabilir. Bizim bünyemizi kemiren bir kanser diğerlerinkine benzemez. Kanser ve ölümcül hastalıkların tedavisi için en geçerli yöntem vücudun doğal bağışıklık sisteminin güçlendirilmesidir. Zamanında koruyucu hekimliğin gereği yapılmadı, sosyal ve moral illetlere karşı bünyemiz savunmasız bırakıldı. Sağlıklı bir sosyal yapı ise köhne yöntemler, demode modellerle kurulamaz. 
Devlet 1990’dan sonra sağda ve solda silahlı eylemlerle öten avcı kekliklerinin hemen hepsini kafesine tıktı (veya tıkmak zorunda bırakıldı). Fakat dilediği sonuçlara ulaşamadı. Dağda silahlı siyaset ile düz ovada siyasetin sınırlarını doğru dürüst ayıramadı. Şimdi bunu başarabileceğine dair de elimizde fazla bir veri yok. Üstelik şimdi avcı kekliklerini özgürlük bülbülleri olarak yutturmaya çalışıyorlar.
Mevlana’nın Mesnevi’de anlattığı bir papağan hikayesi vardır. Bir tüccarın çok sevdiği bir papağanı vardır. Uzak diyarlardan bilmeden kendi eliyle getirdiği bir hileyi papağana iletir. Papağan da bu hileden dersini çıkarır, ölü taklidi yaparak kafesten kurtulur. Tüccar bu hileyi nasıl yaptığını sorar. Ağacın dalına konarak kendini garantiye alan Papağan,  “Sevgili efendim o Hindistan’da gördüğün papağan benim selamımı alınca düşüp ölmüş gibi yaparak bana bu haberi gönderdi. Ben de gördüğün gibi onun dediğini yaparak hapisten kurtuldum” der.
Türkiye acemi siyaset mühendislerinin elinden çok çekti. Oyun kurucular gerçekten planlarının önünü ardını düşünerek yürütüyorlarsa ne âlâ! Bize bu memleketi miras bırakanlar, kim bilir ne kadar göz nuru döktüler, ne dertlere katlandılar. Osmanlı imparatorluğunun yıkılış dönemi neslinin hatalarını ise kendi çocukları ve torunları çekiyor. Eğer bugünküler aynı hassasiyetleri göstermezse, korkarım fatura çocuklarımıza çıkarılır. 
Evet bazen yılanı fareye parçalatmak veya girdiği deliğe el sokmak yerine orada bırakmak daha akıllıca olabilir. Yeter ki çıktığı deliği kapatın, orada yuvalanıp üremesine izin vermeyin. Yoksa...

03.05.2013 Yeni Çağ

Bu haber toplam 464 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim