On dokuz yaşındaki bir genç kardeşimizin, olayları canlı olarak dünyaya aktarma çabasındaki arkadaşlarına yardım için telaşla bir yerden bir yere koşarken yakalanıp yere yatırılması ve ensesine mermi sıkılarak öldürülmesi saldırgan askerin kendilerini korumak zorunda kalması olarak tanımlanabilir mi? Yalancılığın ve sahtekârlığın bu kadarı çok değil mi? Bunun güya dünyaya hukuk ve adalet dağıtma iddiasında bulunan BM adına yapılmasını nereye oturtuyorsunuz?
Bir başka arkadaşımızın olayları görüntülemek için fotoğraf çektiği sırada alnından vurularak şehit edildiği sadece şahitleriyle değil görüntülü belgeleriyle ortadadır. Hadiselerin görüntüsünün alınmasından dolayı saldırganlar kendilerini koruma ihtiyacı mı duymuşlar?
Bir başka kardeşimizin, sırf Şeyh Raid Salah'a benzetilmesinden dolayı öldürüldüğü bizzat saldırganların ses kayıtlarından öğrenildi. Bu itiraflar saldırının en azından bazı kişilere yönelik cinayet hedefinin olduğunu açığa çıkarmaz mı? Ama Palmer Raporu bu gerçeği gözlerden uzak tutarak katillerin yalanlarına yer vermiştir.
Saldırının bazı kişileri özellikle hedef aldığı, askerlerin düşürdüğü fotoğraflı listelerden de anlaşılmıştı ve bu listeler yetkili organlara iletildi.
Çok sayıda arkadaşımızın yolcuların müdafaayı tamamen durdurmasından sonra saldırıya uğradığı ve bazılarının ağır yaralandığı, geminin limana götürülmesi esnasında, limandaki sorgulamada, hapishanede ve hatta geri dönüş sırasında havaalanında bile çok çirkin muamelelere maruz kaldığımız biliniyor.
10.09.2011 Yeni Akit































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.