• İstanbul 16 °C
  • Ankara 5 °C
  • İzmir 15 °C
  • Konya 4 °C
  • Sakarya 11 °C
  • Şanlıurfa 15 °C
  • Trabzon 16 °C
  • Gaziantep 8 °C
  • Bolu 6 °C
  • Bursa 11 °C

Akif Emre'den: Fukuyama'nın aradığı muhalefet

Akif Emre'den: Fukuyama'nın aradığı muhalefet
Geçtiğimiz günlerde Türkiye'de Zizek fırtınası esti ve unutuldu. Parlak fikirleri, zekice kurgulanmış eleştirileri ile Marksist düşünürün söyledikleri hayli ilgi çekici.

Nihayetinde, Marksist kökeni bir yana modern-kapitalist sisteme getirdiği eleştirilerle hayli popüler olan ve bu popülerliği serbest piyasa şartlarında bir tür "tecime elverişli" hale getirmesini bilen, reklam şirketlerinin sponsorluğunda kapitalizm eleştirisi yapan bir muhaliften söz ediyoruz.

Bu açıdan bakınca Fukuyama'nın (aşırı) kapitalizmden rahatsız olmasının gerekçesinin vicdani mi yoksa piyasa şartlarından mı kaynaklandığını kestirmek zor. Konuşma boyunca yaptığı açıklamalardan bunu çıkartamıyoruz. Fakat "sol kaynaklı bir isyanın neden yükselmediği" sorusuyla, kuşkuya düşmüş göründüğü "tarihin sonu"na, yani Kapitalizme, kendi içinden bir cevap/çözüm aradığı da açık. Paradigmayı sorgulamayan bir sol muhalefet arayışında...

Küresel solun muhalefet imkanlarının ne olup olmadığı konusu başta olmak üzere özellikle 11 Eylül sonrasında yoğun biçimde alternatif arayışına yönelinmiş görünüyordu. Çok önceleri bu konuya değinerek "Bir yöntem olarak Marksizm'in (diğer siyasi ve felsefi ekoller gibi) her zaman değerlendirilebilecek bir düşünce birikimi olarak entelektüel envanterde yerini koruduğu"nu belirtikten sonra "Marksist düşüncenin bile muhafazakar, sistem içi savunmacı konuma düşmesiyle yeni açılımlara ihtiyaç hissedildiği"ne dikkat çekmiştim (12.03.2009 tarihli Yeni Şafak).

Tarihin sonu efsanesinin içine girdiği krizi, güven sorununu paradigma içi muhalefetle aşma çabaları ile muhalif solun alternatif muhalif söyleme yönelmesi, yani İslamcı muhalefete odaklandığı olgusu, bu süreçte dikkat edilmesi gereken bir konu. Bu ilginin sonuçları ne oldu, sol muhalif aydınlar İslami hareketlerde en azından söylemsel düzeyde ne buldu, nasıl bir diyaloga girildi gibi sorularla Türkiye'de pek ilgilenen olmadı.

Bu ilgisizliğin oryantalist "Arap Baharı" etiketlemesinin arkaplanında yatan gelişmelerin doğru okunmasını da engellediğini söyleyebiliriz. Küresel solun İslamcı muhalefetin entelektüel temelleriyle ilgilenmeye başladığı süreçte nasıl bir çıkarsama yaptığı araştırması bir yana Amerikan muhafazakarlarının sol kaynaklı isyan arayışına paralel olarak solun aradığı alternatifin de sistem içine çekilme çabalarını da dikkatlerden kaçırmamak gerek.

Soru şu; Zizekli sol muhalefet tarihin sonu tezinin sonunu getirmediği gibi küresel sola yüklenen isyan sesini yükseltme misyonu küresel ölçekte Arap Baharı'na mı yüklendi? Davos'ta "sizin çıkarlarınızı en iyi biz koruruz" diyen bir "bahar" Fukuyama'nın beklediği isyanın Arap versiyonu olmasın? Bu soru ile herkesten önce Türkiye'deki İslami kaygı sahipleri yüzleşmek zorundadır. Aksi takdirde muhalefet adına iğreti duran ilkel bir sol jargon ya da küresel kapitalizme eklemlenmenin liberal gömleğini giymemek elde değil.

02.02.2012 Yeni Şafak
Bu haber toplam 421 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim