"Vur pençe-i Alî'deki şemşîr aşkına / Gülbangi âsmânı tutan pîr aşkına
Ey leşker-i Müfettihü'l-ebvâb vur bugün / Feth-i mübîni zâmin o tebşîr aşkına
Vur deyr-i küfrün üstüne rekz-i hilâl içün / Gelmiş bu şehsüvâr-ı cihangîr aşkına
Düşsün çelengi Rûm'un eğilsün ser-i Firenk / Vur Türk'ü gönderen yed-i takdîr aşkına
Son savletinle vur ki açılsın bu sûrlar / Fecr-i hücûm içindeki Tekbîr aşkına" (Kemal, 1993: 27) 1
Risâle-i Nur, İslâm ilimlerini, imanı şiirleştirmiş; yüksek bir üslûp kullanmış ve muhteşem bir müzikal âhenge sagiptir.
İngiliz edebiyatının ustası Şekspir'in, 1830'ların Fransız büyük şairi Viktor Hugo'nun eserleri sadeleştirilmiş midir? Bunu düşünmeleri bile kendilerine çılgınlık gelir!
Risâle-i Nur'u sadeleştirip orijinal kelimelerini değiştirmek hangi anlayışın ürünüdür? "Hizmet zannıyla yapılan bir yanlışın", bir "gafletin" mi; yoksa işin içinde bilemediğimiz başka sâikler mi var?
Dipnot: 1- Yahya Kemal Beyatlı'nın Şiirlerinde Dil ve Ahenk, Yrd. Doç. Dr. Bilal Aktan, Dumlupınar Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi,Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.
11.02.2012 Yeni Asya































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.