Çalışanların durumlarına bakılmadan bir çırpıda kapıya konulabiliyor. Aç kalması umursanmıyor.
Demokrasi denen olgu artık bir vazgeçilmezliğe bürünüyor. Bu durumu kabullenirken onu kendi dünyasında meşru kılmak için olmadık yol yöntem ve yorumlara başvuruluyor.
Bir parti başkanı bir devlet yetkilisi en lüks araçla seyahat etmek zorunda gibi gösteriliyor. En lüks yerlerde yaşamayı, tatil yapmayı, eğlenmeyi gerekli ve zorunlu görüyor. Bu, sadece yöneticiler için değil gücü elinde bulunduranların tamamı bunu hayatının bir ilkesi olarak benimsiyor.
Kişiler Müslüman’ız diyor, zaman zaman Sevgili Efendimiz ve arkadaşlarını örnek olarak gösteriyor, ama onların yürüdüğü yol, yaşadığı hayat biçimini asla benimsemiyor.
Bir taraftan emperyalizme karşı gibi görünüyor bir yandan da emperyalizmin sömürü araçlarını, malzemelerini sonuna kadar tüketiyor. Kendisine silâh olarak dönen ve dönecek olan ne varsa onları kullanmaktan asla kaçınmıyor.
Moda tüketimini en son uca kadar kullanıyor. Giyimden kuşama tam bir batılı gibi yaşamayı yeğliyor. İsraftan asla kaçınmıyor. Müslüman sosyete, Müslüman burjuva hayatının bir gerçeği oluyor.
Bir evin veya ailenin gereksinimi olan normal bir araba iken, birden çok ve alabildiğine lüks olanından kaçınılmıyor. Aşırı tüketimin emperyalizme hizmet, insanlığın zararına olduğunu düşünmüyor. Düşünmeye zamanı bile olmuyor. Aklının ucundan dahi geçmiyor.
Adalet onların öngördüğü tarzda kabul görüyor. Kendisine düşman gördüğü kimseleri haklı ya da haksız hakiki bir adalet ile değil, karşıtlık düşüncesiyle yargılıyor ve mahkûm edebiliyor. Sistemin bir parçası oluveriyor.
Merhamet denen vicdani durum hayatından tamamen çıkıyor.
Sapkınlıklara bırakın tepki vermeyi zamanla benimsiyor.
Alkol, fuhuş, uyuşturucu türü durumlara bir özgürlük alanı olarak bakılıyor.
Şiir, sanat ve edebiyat hayatta bir Müslüman’ın ruh dünyasını yansıtan eserler olarak değil seküler bir bakış egemen oluyor.
Sekülerlik hayatın bütün alanlarını kapsıyor. Din hayattan çıkarılıyor. Bir başka deyişle hayat dinin dışında bir algıya dönüştürülüyor.
Gündelik hayat Sevgili Efendimizin gösterdiği yolda değil, gittiği yol üzre değil, ona uyarlanmış, uydurulmuş bir algıya dönüştürülüyor. Elde edilen ganimetleri, gelirleri asla kendisinin ve ailesinin çıkarına dönüştürmüyor. Hatta en sıkıntılı zamanlarında bile onları uzak tutuyor. Ve bu kimseler kendilerini has Müslümanlar olarak görüyor, görebiliyor.
31.07.2013 Milli Gazete































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.