• İstanbul 16 °C
  • Ankara 5 °C
  • İzmir 15 °C
  • Konya 4 °C
  • Sakarya 11 °C
  • Şanlıurfa 15 °C
  • Trabzon 16 °C
  • Gaziantep 8 °C
  • Bolu 6 °C
  • Bursa 11 °C

Ali Ural'dan: İnsanın pişirildiği yer

Ali Ural'dan: İnsanın pişirildiği yer
Beni "matbah"la tanıştıran Konya Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay Beyefendi'ye... Mutfakta pişirdiler insanı, yamyam değildiler. Kazana atmadan pişirdiler, bir medreseydi "matbah". Piştikçe ölmedi et, piştikçe dirildi.

Her şey yerine testiler, maşrapalar ve yemek kabı. Kutlu vakti duyuruyor can hücrelere. Ayak başparmaklarını koyarak birbiri üstüne, sağ eli kalbinde duyuruyor vakti. Başı dolu bir başak, taneleri yere dökülecek nerdeyse. "Huu. Somata selaa..." Canlar matbaha doğru yürüyor. Bir mabede giriyorlar, matbah değil bu. Sağ ayaklarını atıyorlar önce, kapıda baş kestikten sonra. Yer sofrası gök konuklarını ağırlayacak fakat görüşmeden olmaz sofrayla, küser. Sofrayla görüşmek mi? O da ne? O eşyayla insanın muhabbeti. O emrine verilmiş eşyaya hürmeti insanın. Her şeyin canı var, bardağın yok mu? Yüz yüze geldiğimiz peşkirin yüzü! Beş yol açan her gün yolcuya. Hatırı yok mu seccadelerin?

Her şeyin canı var. Cansız varlık, pişmediğinde insan. Öpüyor dervişler bardağı su içmeden önce. Öpüyor havluyu yüzüne sürmeden. Öpüyor seccadeyi yere sererken. Öpüldükçe güzelleşiyor eşya. Sofrayla görüşüldü yemek başlasın. Matbah canları ellerinde testiler, pervane olsun ay sinisine. Ayakları mühürlü elleri açık, bereket yağmurunda ıslansın derviş. İnsan sırasını beklesin. Görüşmek gerek eşyayla. İnsana hizmet ediyor çünkü. İşaret parmağınla selamla öpemeyeceksen eğer. Parmağını elçi yap söylesin dudağa. Görüşmeden konulmasın sofraya çorba kâsesi. Bismillah diyerek şahadet parmağıyla tuza bansın efendi. Tuzla açsın oruçlarını canlar.

Aynı suya dalıyor dalgıçlar, kaynıyor deniz. Aynı kâseye dalıyor kaşıklar, kaynıyor çorba. Kaşıklarını yüzüstü bırakıyorlar, su içerken ihvan. Bir lokma fazla yemesinler, yaralanmasın rızık. Bir lokmadan ne çıkar! Bir lokmadan ne çıkar mı aşk olsun! Su içen, bardakla görüşüp verir matbah canına. Kaşıklarını yüzüstü bırakanların en büyüğü "Aşk olsun" der. Diğerleri de aşk olsun der gibi baş eğerek katılırlar kervana. Su içen de elini kalbinin üstüne koyar. Su içen de eğer başını aşk olsun.

Aşk olsun neden gelmemişim daha önce "matbah"a. İnsan pişirilen yerden haberim olmamış. Bu yüzden insanın insana ettiğini, bu yüzden insanın hayvana ettiğini, bu yüzden insanın nebata ettiğini, bu yüzden insanın eşyaya ettiğini anlamamışım yazık. Bir bardağı öperken su içmeden dervişler, can cana nasıl kıymış, yazık. Ters çevrilmiş tahta kaşıkları gördüğümde ben, anladım ağzı açık kaşıklar yüzünden, ters yüz olmuş dünya, yerde gökyüzü. Yıldızlarla görüşmek zor, ayak altında. Ters çevrilmiş tahta kaşıkları gördüğümde ben, anladım ağzı açık kaşıklar yüzünden, ekmekler taş kesilmiş bölünemiyor.

Mutfakta pişirdiler insanı, yamyam değildiler. Kazana atmadan pişirdiler, bir medreseydi "matbah". Dizüstü çökmeden ayağa kalkılmıyor. Postun üstünde pişiyor canlar. Ateşbaz hüneri, sihirbaz değil. Kazancı Dede mırıldanıyor karıştırırken aşı. Karışıyor ne varsa matbahta birbirine. Taş ve kerpiç konuşuyor, anlayanlar var. Tercüman gerekmez anlayanlar var. Bu dizler bükülmüyor nasıl edelim. Bu dil yumuşamıyor, nasıl edelim. İnsan pişirmek ne zor zanaat. Kalp taş gibi hâlâ, nasıl edelim.

15.01.2012 Zaman

Bu haber toplam 703 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim