Ali Ural'dan: Meşhur yüz

Yüzünü eskitmeyecek. Şef öyle dedi. Yüz vermeyecek. Öyle dedi şef. Yüzünden okunmayacak. Şef öyle dedi. Yüzünü cennetlikler görsün. Öyle dedi şef. Buzdan yıldızlar parıl parıl omuzlarında. Soğuğun himayesindesin yürü. Flaş yıldızları eritir mi şef? Yaşarken resmi olmasın mı insanın? Resimleri biz seçeceğiz aslanım. Fotoğraf çekmek yasak. En şapşal pozunu basarlar sonra. Yüzölçümü bilinmeyen bir ülke olarak kal. Maşrapalarını yanaştırsınlar çeşmeye. Biz en tatlı şerbetleri sunalım.

Yüzünü hatırlamıyor. Birisi ona çehresini getirsin. Ama kim? Önüne gelene soruyor. Yüzünden düşen bin parça. Her parçadan kan sızıyor ve ışık.

- Kırılmış bir yüzü birleştirebilir misin?

- Duruyor mu parçalar?

Durmuyor. Bir gün ihtiyacı olacağını düşünemedi. Bir parçası eksik olsa bakılmayacak yüzüne. Düşünebiliyor musun, bütün parçalar tamam, bir parça dudak eksik. Yarım ağız mı söyleyecek her şeyi. Düşünebiliyor musun, bütün parçalar tamam, bir parça kulak eksik. Fısıldaşmak serbest, herkes her şeyi söyleyebilir. Eski kulağı kesiklerden kim kaldı! Düşünebiliyor musun bütün parçalar tamam, bir parça burun eksik. Ancak bütün bir burunla çiçekler koklanabilir. Düşünebiliyor musun, bütün parçalar tamam, bir parça göz eksik. Eksik bir bakışla değişirse dünya!

Yüzleşmeli fakat bunun için iki yüze ihtiyaç var. Eski yüzünün parçalarını arıyor meşhur. Kapıları neden sonra çalıyor yüzü yerde. Demek kahkahalarını bütün mahalle duyardı. Küstüğünde kendi bile duymazdı kendini. Annesini bulsa soracak: Sahi ben nasıl ağlardım anne? Kırmızının gölgesi düştüğü günler daha mı aydınlıktı yüzüm? Demek sevincimi saklayamazdım. Öfkemin harfleri okunaklıydı. Susardım yüzüm konuştuğu zamanlar.

"Babamın yüzü gülmedi. Herkesin kendisini sevmediğini düşünüyordu..." diye konuşmaya başladı uzatılan mikrofona donörün kızı. "Belki komik ama 'Ben bir gün meşhur olacağım' derdi," diye sürdürdü sözünü. "Öldükten sonra meşhur olmasını istemezdim. Fakat babamın yüzünü bir başka bedende de olsa göreceğim. Elleri bir başka bedende olsa da öpebileceğim." Flaşlar patlıyordu art arda, kelimeler parlıyordu bu yüzden. Kameramanlar resmi yaklaştırıp uzaklaştırıyorlardı. Artık herkes seviyordu babasını. Bütün gazetelerde yaşıyordu yüzü.

İyi haber: Yüz nakledilen hastanın sakalları çıktı. Kötü haber: Bacağı reddetti vücut. İyi haber: Kolları kabul etti beden. Çocuklarını kucaklayacak. Kötü haber: Henüz dünyada beyin nakli yapılamıyor. İyi haber (Her ne kadar eski olsa da): 1970'te bir rhesus maymununa, bir maymun kafası nakledildi. Ameliyat sonrasında yeni başıyla uyanan maymun, gözlerini açtı, huysuzlandı bir şeyler yiyebildi. Dahası doktorlarını gözleriyle takip edebildiği gözlendi. Bunun üzerine bir gün insanlara kafa nakli yapılabileceği konuşulmaya başlandı tıp çevrelerinde. Kötü haber: Kafanın ve bedenin birbirlerini reddetme ihtimali çok yüksek.

Herkes meşhur oldu ne güzel. Yüz naklini yapan doktor ve ekibi. Hayatını kaybeden donör ve çevresi. Güzel işler yaparak tanınmak ne güzel. Herkes insana yardım etmek için çırpınıyor. İyi haber: İnsan artık bütün organlarını yenileyebilecek. Kötü haber: İnsanın huylarını değiştirmeye niyeti yok.