• İstanbul 20 °C
  • Ankara 12 °C
  • İzmir 19 °C
  • Konya 15 °C
  • Sakarya 19 °C
  • Şanlıurfa 24 °C
  • Trabzon 18 °C
  • Gaziantep 20 °C
  • Bolu 15 °C
  • Bursa 17 °C

Ali Ural'dan: Oğuz Atay'ın daktilosu

Ali Ural'dan: Oğuz Atay'ın daktilosu
Daktilo çocukluğumun büyülü nesnesiydi. Babam yazmaya başladığında dörtnala koşmaya başlardı atlar yelelerini savurarak.

Sonra yine aynı soru, 'Daktilo mu baba?' Sorunun cevabının 'daktilo' olmasıyla beraber küçücük parmaklarını tuşlara uzatır ve kendisine kızılmayacağından emin, neşeyle daktiloyu tıkırdatmaya başlardın."

Yazmanın neşesini veren babama minnettarım. O neşe aynı zamanda okumanın neşesidir. Çünkü ben babamı yalnız yazarken değil, daha çok okurken gördüm. Gözlüğünü takar, başparmağını bir ayraç gibi okuduğu sayfaların arasında gezdirir, renkli kalemlerle satırların altını çizer ya da sadece kendisinin bildiği harfler ve işaretler koyardı yanlarına. Bu okuma törenleri çocuk ruhuma suretini düşürmekle kalmadı, büyüdükçe tonlarını daha da belirginleştirerek her yaşıma taşıdı esrarını. Okuduğum her kitabın arasında babamın parmakları vardır, yazdığım her kitabın ritminde daktilosunun tıkırtıları.

Bak babacığım, 3. İstanbul Edebiyat Festivali başlıyor. Uzatılan mikrofonlara edebiyatseverleri nasıl bir şölenin beklediğini anlatmadan önce insan ve edebiyat arasındaki o sırlı ilişkiye değiniyorum: "İnsanın kendini ve başkalarını tanımasında, insanı tanıma temeli üzerinde yükselen edebiyatın rolüne her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Algıların ancak ters yüz edilerek tazelenebileceğini öngören edebiyat, bire bir olanın değil, olabilirliğin anahtarıyla günün ve geleceğin kapılarında anahtarlarını döndürüyor. Dünyayı gerçekte olduğu gibi görmenin yolu, belki de dünyayı gerçekte olmadığı bir şekilde yansıtmaktan geçiyor ki, tam da burada, kenarında ısındığı hayatın içine dahil oluyor edebiyat."

Babacığım, 44 sanatçı ve bilim insanının katılacağı yirmi etkinlikten söz ederken sesimin bir kelimede titrediğini hiç kimse fark etmedi: "Daktilo." Biliyor musun, Mehmet Akif'in kıvılcımlı satırlarla aydınlanan mektuplarının yanı sıra Oğuz Atay'ın "Selim" ve "Hikmet"le dünyada savrulurken tutunduğu daktilosunu da sergiliyoruz bu yıl edebiyat festivalinde. O Oğuz Atay ki şöyle anlatıyor tuşlarla macerasını: "Çok kısa ve genel bir plan yaptıktan sonra daktilonun başına oturur ve konuyu, bir kerede, hiç düzeltmeden baştan sona yazarım. Sonra ortaya çıkan metne göre planda değişiklik yaparım ve hepsini bu sefer yeniden yazarım."

Babacığım, anlaşılamamak ne kadar acı veriyor. Edebi irtifasını yükselten hiçbir sanatçı yok ki bu uçuruma düşmesin. Oğuz Atay'ın 25 Nisan 1970'de günlüğüne yazdığı şu cümlelere bak: "...Bu defteri bugün satın aldım. Başka kimseyle konuşmak istemediğime göre, bu defter kaydetsin beni; dert ortağım olsun. 'Kimseye söyleyemeden, içimde kaldı, kayboldu,' dediğim düşüncelerin, duyguların aynası olsun. Kimse dinlemiyorsa beni -ya da istediğim gibi dinlemiyorsa- günlük tutmaktan başka çare kalmıyor. Canım insanlar! Sonunda, bana, bunu da yaptınız."

"Canım insanlar!" ne yakıcı bir nida! Eminim her satır sonunda bu çınlamayı duymuştur Atay daktiloda yazarken. "Canım insanlar!" sevgiyle sitemin yalın harmanı. Uçuşan harflerin arasından bir kara tren geçiyor dumanlarını saçarak. "Ülkenin büyük şehirlere uzak bir dağ başı kasabasında, bir demiryolu istasyonunda çalışan" üç seyyar hikâyeci öykülerini satmaya çalışıyor, her vagonda titrek sesleri. Babacığım seninle seyahat ediyoruz o trende. Onları görür görmez gözlerin ışıldıyor. "Bak sana ne alacağım," diyorsun coşkuyla. "Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?" demeden Oğuz Atay, "Biz buradayız!" diye sesleniyorsun, gözlerin buğulu.

Canım babacığım! İyi ki o öyküleri bana aldın.

04.12.2011 Zaman

Bu haber toplam 757 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim