• İstanbul 13 °C
  • Ankara 10 °C

Arşiv

Elif SÖNMEZIŞIK AYDIN

-Ruzname; Kelime Günlüğü'nden-

Herkes için başka bir cevabı olabileceğini bal gibi biliyorken sık sık yöneltmekten kendimi alamadığım bir soru var. Yığınla kitabı teşhir eden açık raflı bir kütüphanede çalıştığım, sipariş edilmiş ve sahibini bekleyen kitap yığınlarının arasında kendine yalnızca bir not kâğıdına yazıp çizecek kadar alan ayırmış ve kitap gömüsünde kaybolmuş kitapçılara gittiğim, yerdeki Amerikan bezinin üstünde ve bu azımsanış içinde beklenmedik eserlere kavuşturan konargöçer eski kitap satıcılarıyla karşılaştığım her seferde soruyorum: Bir ömre kaç kitap sığar?

Okunacakları kara kara düşünürken önce Balzac geliyor aklıma, sonra Ahmed Midhat Efendi. İkisi de yazarken nefes almamışçasına eser verdi. Peki ne zaman okudular? Ne kadar okudular? Okuma meselesi söz konusu olduğunda Ali Emirî Efendi'yi düşünüyorum. Dede Korkut'u gün yüzüne çıkaran kitap arkeolojisi tutkusu, koleksiyon oluşturma ve yazılı birikim adına bugüne çok önemli mesajlar veriyor. Osmanlı'nın hafız-ı kütüpleri ise başka bir âlem. Onlar ilmin yükselişi ve yayılışına dair mekânlarda hem taban hem de çatı sayıldı. Zira görev aldıkları kütüphanelerdeki bütün eserleri ve içeriklerini hafızalarında taşımakla yükümlüydüler.

Ne her şeyden haberli olabilirsiniz ne de haberdar olduklarınızın tamamının zihninize tutunma ihtimali kesindir. Ne kendi hafızanızdan emin olabilirsiniz ne de içinde yaşadığınız toplumun hafızasından. Stuart Kelly, Kayıp Kitaplar Kitabı'nın girişinde arkeolojik bir gayretle peşine düştüğü ve izini sürdüğü kaybolmuş kitapların yalnızca küçük bir kısmını kitabına sığdırabildiğini itiraf ediyor. Bu durumda, onun izini süremedikleri, kaybolmadığı halde kaybolmuş muamelesi gören unutulmuşlar kim bilir ne kadar? Kim bilir...

Kimsenin bilmediği, daha doğrusu bilmenin zamanla unutmaya döndüğü malumat kültüre tutunamayınca hafızalarda yer bulamıyor kendine. Bizimse zamaneler olarak şu sıralar ferdî çabamız kısaca şöyle:

-Hatıraları kaydetmek için gösterilen yoğun çaba. Fotoğraflamak, not almak, ses kaydı yapmak, video kaydı yapmak.

-Bunları çeşitli cihazlara yüklemek. Cihazların göçme, bozulma, verileri bozma gibi kötü şakaları olduğundan yedek başka cihazlara yüklemek.

-Hafıza kapasiteleri sınırlandırılmış cihazlara sığmamaya başlayan verileri daha geniş hafızalı cihazlara taşımak. Sonra onların kötü şakalarına maruz kalmamak için bir defa daha yedeklemek.

-Bütün bu cihazlarla haşır neşir olan herkesin başına geldiği üzere, daha büyük ve daha kötü şakalara maruz kalmak. Ya bir hırsızın hedefi olmak ya da cihazların virüse yenilgisini tatmak veya veri kurtarma işlemlerine büyük paralar harcamak.

Devamı: http://www.yenisoz.com.tr/arsiv-makale-45181

Bu yazı toplam 523 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim