Meninski’nin Thesaurus’unda (Thesaurus,“hazine” demektir.) Seyahatnâme’nin söz varlığını bulabiliyoruz. Meninski (1620-1698), 1653’te İstanbul’a geliyor ve 13 yıl kalıyor. Evliya Çelebi’yle karşılaşmış mı? Hoca, dil meselesini ele alışından hareketle, Evliya Çelebi’yle bizzat görüş alışverişinde bulunmuş olabileceğini belirtiyor.
Mertol Tulum, ön sözde uzun uzun, eski metinleri anlama ve anlamlandırmada nelere dikkat edilmesi gerektiği üzerinde duruyor. Zaten daha önce “Metin Çalışmalarında Usul” kitabını yayınlamıştı. Yeri gelmişken belirteyim: Sinan Paşa’nın çok çetin bir dili olan “Tazarru’nâme”sini bugünkü dile aktaran Mertol Tulum’dur. (Yakarışlar Kitabı, 2011)
Hoca, “17. Yüzyıl Türkçesi ve Söz Varlığı”nın zamanımızdaki değeri için şunu söylüyor:
“Şemseddin Sami’nin Kamus-ı Türkî’sine (1900-1901) kadar Osmanlı Türkçesi’nin hem yerli, hem alıntı malzemelerini içine alan, aynı zamanda sözlük bilimi bilgileri kullanılarak düzenlenmiş bir Türkçe sözlük yapılmamıştır. İşte yirmi yıl süren bir çalışmanın ürünü olarak meydana getirdiğimiz sözlük, her şeyden önce, Kamus-ı Türkî’yi önceki yüzyıllara eklemleyen bir nitelik taşımaktadır.”
27.03.2013 Yeni Çağ































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.