Hoca Ahmet Yesevi Hazretleri'ni tanımak adına okuduğum ilk kaynaklardan biri bu menkıbe oldu.
Menkıbede anlatıldığına göre, bir gazve sırasında aç kalan sahabeler, Hz. Peygamber'in huzuruna gelip yiyecek isterler. Bunun üzerine Hz. Peygamber dua eder ve Hz. Cebrail, cennetten bir tabak hurma getirir. Ashâb hurmaları almaya başladığında, bir hurma tabaktan yere düşer. Bunun üzerine Hz. Cebrail, "Bu hurma, ümmetinizden Ahmed adlı birinin kısmetidir." der. Hz. Peygamber, sahabelerine bu hurmayı sahibine teslim etmelerini teklif eder. Fakat hiç kimse cevap vermez. Bunun üzerine Arslan Bâb, Allah'ın inayeti ve Hz. Peygamber'in delâletiyle bu görevi yerine getireceğini söyler.
Hz. Peygamber, mübarek eliyle hurmayı Arslan Bâb'ın damağına yerleştirir ve Ahmed'i bulup emaneti ona teslim etmesini, sonra da onun terbiyesiyle ilgilenmesini ister. Arslan Bâb, bu işaret üzerine Yesevi'ye gelir, Ahmed'i arar ve onu mahalle çocuklarıyla oynarken bulur. Arslan Bâb, henüz hurmadan bahsetmeden, Ahmed'e emaneti teslim etmesini söyler. Arslan Bâb, dört yüz yıl damağında sakladığı ve tazeliğini kaybetmemiş olan hurmayı çıkarıp Ahmed'e teslim eder ve ardından onun terbiyesiyle ilgilenmeye başlar. Ahmed kısa bir süre içinde büyük mertebelere ulaşır, pek çok feyiz elde eder, birçok keramet gösterir ve ünü her geçen gün daha da yayılır. [2]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.