• İstanbul 12 °C
  • Ankara 12 °C

Avusturya sefiri Busbecq'in Türkler hakkında mektupları

Avusturya sefiri Busbecq'in Türkler hakkında mektupları
Asırlardan 15. yüzyıl, mevsimlerden bahar ve bir İstanbul sabahı. Günün ilk ışıklarıyla birlikte dükkânlar açılıyor.

İşyerlerinin önünü süpüren çıraklara tebessümle bakan usta, “herkes kapısının önünü süpürürse şehir tertemiz olur” diyor. Baharla birlikte vakit kaybetmeden topraktan başını çıkaran sümbüller, lâleler meydanı süslüyor. Bahar dalları yapraklarını beklemeden çiçeğe durmuşlar. Öğle yemeği için erkence alışverişi çıkmış, zarif ipek feraceleri içindeki kadınlar, masal kadar renkli, hikâye kadar gerçek.

Bereket ve huzurun hâkim olduğu bu şehrin padişahı Kanunî Sultan Süleyman Han. Cesur bir komutan, zeki bir devlet adamı, mahir bir kuyumcu ve “Muhibbi” mahlasıyla şiirler yazan 2779 adet gazel ile hacimli bir divan sahibi bir şair idi. Divan şiirindeki en fazla gazel rekoru ona aittir. Kanunî Sultan Süleyman Han, devleti adaletle yönetmiş, yeni kanunlar çıkararak hak sahiplerine hakkını vermiş, ülkenin sınırlarını genişletmiş ve bu arada da dünya genelinde haksızlıkların önüne geçmiş ve Muhteşem Süleyman unvanını almıştır. Saraya kurdurduğu kütüphanenin yanında halkın eğitimini düşünerek her yerde kütüphanelerin açılmasını sağlamıştır. 30 Ağustos 1520 de tahta çıktıktan birkaç hafta sonra ziyarete gelen Venedik elçisi Bartelemeo Contari genç sultanı şöyle anlatır.

“O yirmi beş yaşında, uzun fakat sırım gibi ve kibar görünüşlü. Boynu ince çok uzun, yüzü ince, burnu kartal gagası gibi kıvrık. Gölge gibi bıyık ve küçük sakalı var. Bunlara rağmen hoş çehreli. Derisi solgunluğa meyilli. Çalışmaya düşkün, bilgili, mahir bir efendi olacağı söylenir. Bütün insanlar onun hükümdarlığında iyilik umut ediyor.”

Seher vakti, bir vakit bahçede ötüşen bülbülleri dinlemiş ve divanına yeni birkaç gazel eklemişti. Hava aydınlanınca balkona çıktı. Tomurcuklanan gülleri, çiçeklenmiş ağaçları temaşa ederek derin bir nefes aldı. Uzun uzun denizi seyretti. Denizde yol alan yelkenliler beyaz kuğulara benziyordu. Sonra yine gözleri bahçeye yöneldi. Günlük işlerine başlamadan önce biraz yürüyüş yapma düşüncesi ile aşağıya indi. Yüzünde tebessüm dilinde beyitler ile baharın güzelliğini temaşa ederken, birdenbire durdu. Sararmaya başlamış bir ağacın yanına yaklaşınca meseleyi hemen anladı. Ağacı karıncalar istila etmişti. Öyle az değil, ordular halinde ağacın gövdesinden dallarına doğru yürüyorlardı. Bu kez padişahı bir düşüncedir aldı. Ağaçların gövdesine kireç sürülmesi gerektiğini biliyordu, ama bu sırada çok sayıda karınca kırılacaktı. Peygamber Hazreti Süleyman kıssasını düşündü ve mana Sultanı Hazreti Yunus’un beytini tekrarladı:

Devamı: https://www.dunyabizim.com/mercek-alti/avusturya-sefiri-busbecq-in-turkler-hakkinda-mektuplari-h49702.html

Bu haber toplam 266 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim