Ankara – İnsaniyet Eğitim, Kültür ve Sanat Derneği tarafından düzenlenen “Başkent İnsaniyet Buluşmaları” programı kapsamında, 24 Haziran 2025 Salı akşamı Prof. Dr. Fatih Koca’nın konuk olduğu “İslam Medeniyetinde Dinî Musiki” başlıklı söyleşi yoğun katılımla gerçekleşti.
Etkinlik, Kabakçı Konağı’nda Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Açış konuşmasını İnsaniyet Derneği Başkanı Nil Gülsüm Kurt yaptı. Ardından, Fatih Karadayı tarafından Prof. Dr. Fatih Koca’nın akademik özgeçmişi takdim edildi. Programın moderatörlüğünü ise İhsan Erkul üstlendi.
Dinî Musiki: İnsan, Melodi ve Peygamberler
“Salât ve Selâm Kültürü”, “Zikir ve Mûsikî”, “İslam Estetiği ve Ses” konularında akademik çalışmalara imza atmış, dinî musikinin geleneksel formları ile çağdaş karşılıklarını araştıran öncü bir isim olan Prof. Dr. Fatih Koca, İslam’ın ilk dönemlerinden itibaren müziğin insanın fıtratında var olduğunu ve dinî musikinin Hz. Âdem’den Hz. Peygamber’e (sav) kadar uzandığını vurguladı. İnsan sesiyle nağmelerin kutsal kelamlara yansımasının İslam kültüründe köklü bir geleneğe dayandığını söyledi.
Tirmizî kaynaklı rivayetlere atıfta bulunarak, bütün peygamberlerin seslerinin güzel olduğunun belirtildiğini aktaran Koca, şu ifadeleri kullandı: “Hz. Davut’un davudi sesi, Hz. İbrahim’in nağmeli yakarışları, Hz. Musa’nın tesbihat tarzı, dinî musikinin köklerinin derinliğini ortaya koyar. Bugün bildiğimiz dinî musiki, Efendimiz (sav) döneminde kemale ermiştir.”
Prof. Dr. Koca, özellikle Peygamber Efendimiz’in (sav) çocukluk yıllarından itibaren musiki ile temasının bulunduğunu, Kur’an’ın ilk ayeti olan “İkra” ile musiki ile anlam arasında bir bağ kurulduğunu vurguladı. Ayrıca Hz. Bilal-i Habeşî’nin ezan okuyucusu olarak seçilmesini de sesin, ahengin ve davetin estetik boyutuna verilen önemle ilişkilendirdi.
Zikirle Musikinin Kesiştiği Nokta
Dinî musikinin sadece bir sanat dalı değil, aynı zamanda ibadet bilinciyle örülü bir terbiye disiplini olduğunu ifade eden Koca, zikir ile musiki arasındaki kadim bağa dikkat çekti: “Bir yerde topluca yapılan zikir varsa, orada dinî musikiden de söz edebiliriz. Bu gelenek Hz. Musa’dan bu yana süregelen bir mirastır.”
Mevlid Geleneği: Misyoner Kuşatmaya Karşı Manevî Direniş
Koca, mevlid geleneğinin Osmanlı döneminde gençlerin misyoner etkilerden korunması için ortaya çıktığını hatırlatarak, bu geleneğin hem Müslümanları dine yaklaştıran hem de gayrimüslimlerin İslam’a yönelmesine vesile olan güçlü bir araç olduğunu söyledi: “Mevlid, yalnızca bir metin değil; bir milletin kültürel ve manevî hafızasıdır.”
Ahmet Yesevî ve Dinî Musikinin Türk Coğrafyasındaki Yolculuğu
Söyleşide, Türk İslam dinî musikisinin kökenine de değinildi. Koca, Ahmet Yesevî’nin Divân-ı Hikmet’iyle birlikte dinî musikinin Türkistan’da şekillenip Anadolu’ya taşındığını belirtti.
Koca, bu musikinin temelinin Ahmet Yesevî’nin Divân-ı Hikmet’ine dayandığını, Yesevî’nin mânâ dolu sözlerinin sadece söz değil aynı zamanda bir ses ve musiki düzeniyle aktarıldığını belirtti.
“Yesevî Hazretleri sadece hikmet söylemedi; o hikmetleri musikîyle yoğurdu. Türkistan’da komünist ideolojilere karşı halkı ayakta tutan şey, onun sesle taşınan irfanıydı.”Bu gelenek Anadolu’ya ise Yesevî’nin Alperenleri eliyle taşındı. Tasavvuf musikisi, sadece tekkelerin değil, Anadolu irfanının da taşıyıcısı hâline geldi.
Yoğun İlgi, Duygu Dolu Anlar…
Söyleşi, katılımcıların sorularıyla zenginleşti. Soru – cevap bölümünün ardından Fatih Altay’ın fonda çaldığı ud eşliğinde Prof. Dr. Fatih Koca ve Hasan Özer mini konser verdi. Program sonunda Prof. Dr. Fatih Koca’ya, İnsaniyet Derneği Başkanı Nil Gülsüm Kurt tarafından teşekkür plaketi takdim edildi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.