Hiç unutmam, Diyarbakır’da çocukken resim derslerinde sürekli iki-üç katlı, çatılı evler yapardık. Neden böyle yaptığımızı bir türlü anlamamıştım. Çünkü bizim evimizin çatısı yoktu!
Çatı yerine dam vardı. Başka mahallelerde çatılı binalar vardı. Onlar da çok büyük olduğu için resim dersleri için yaptığımız resimlere yine benzemiyordu! Ha bu arada, yaptığımız resimler bir şeye benziyor muydu? O da ayrı bir mesele.
Bu işteki tuhaflığın kaynağının resim eğitiminin kendisi olduğunu anladığımda artık resim kabiliyetimi geliştirmek için çok geçti! Zira eğitimciler bizden Diyarbakır’daki bir evi değil, Avrupa’daki bir evi çizmemizi bekliyordu...
Batıcı bir eğitime maruz kaldık. Büyüdük. Çocuklarımız oldu. Şimdi onları izliyorum. Değişen bir şey var mı?
TÜBİTAK yayınlarını eskiden beri ilgiyle takip eden ve bu yayınları başarılı bulan biriyim. Son yıllarda, özellikle TÜBİTAK’ın çocuk yayınlarını yakından takip ediyorum. Bu yayınlara ilişkin, bazı tereddütlerimi paylaşmak istiyorum. Fazla uzağa gitmeden Bilim ve Çocuk dergisinin son (Ekim 2013) sayısıyla değerlendirmeye başlayalım.
Yazının devamı için: http://haber.stargazete.com/yazar/tubitakin-cocuk-yayinciligi-ve-baticilik/yazi-801864































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.