Paylaşılamayan kentler dendiğinde ilk akla gelen yer Kudüs olur. Filistin ile İsrail arasındaki sorunlardan birisi, her iki tarafın da başkent olarak Kudüs’ü görmelerinden, şehrin manevi kimliğine sahip çıkmalarından, dolayısıyla da paylaşamamalarından kaynaklanır. Üstelik Kudüs sorununun tarafları sadece Müslüman ve Yahudiler de değil, Hıristiyanlar da bu kentle ilgili ‘hassasiyetler’ taşırlar ve kentin Filistin ya da İsrail’den birisinin elinde kalması ihtimalinden pek haz etmez, uluslararası kent statüsü kazanmasını isterler.
Paylaşılamayan kentler, genel olarak ülke sınırları belli olmayan, devlet kurulamayan ya da sömürge sonrası dönemde statüsü kasten belirlenmiş yerlerde ortaya çıkar. Bazen ise, ülkenin paylaşılması mesele olur, ama başkentin paylaşılması hiç sorun olmaz. Berlin’in ortasına duvar çekilir, Lefkoşa’nın ortasına da yeşil hat. Şehrin ortasından sınır geçer, insanların yarısı bir tarafta kalır, yarısı öteki tarafta.
Yazının devamı için: http://haber.stargazete.com/yazar/paylasilamayan-kentler/yazi-739590































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.