Rusya’nın beklentisi
Basından öğrenildiği kadarıyla, Rusya’nın her daim lideri olma derdindeki Putin, Esad’ı her durumda desteklemek gibi bir dertleri olmadığını açıklamış. Bu, Esad’ın şahsen Rusya’nın pek de umurunda olmadığını, hatta Baasçıların bile bir rejim olarak desteklenmediğini, ama Rusya’nın kesinlikle Suriye ile ilgilenmeye devam edeceğini gösteriyor.
Bu durumda Rusya’nın Esad ve rejimini sonuna kadar desteklediğini ileri sürmek yanıltıcı olabilir. Rusya, bu ekibin yerine gelecek kesimlerin kendisiyle eskisi gibi bağlar sürdürüp sürdürmemesiyle ilgileniyor; dolayısıyla Rusya bir yandan Esad’a yakın durarak öte yandan başkalarını da destekliyor olabilir. Rusya’nın Esad dışında desteklediklerinin muhalif gruplar arasında olması kadar Esad’a yakın kesimler arasında da olması olası.
Rusya Esad’ı gözden çıkardıysa ve muhaliflerden de taraftar bulmakta zorlanıyorsa, en makul seçim olarak ‘Esad’a başkaldıran yönetici kadroyu görmesi beklenir. Bu, bir anlamda Yemen Modeli olarak ifade edilen, kısmen Mısır’da da denenen bir model. Lider gider, yerine eski rejimin yeni şeyler söyleyen ekibi gelir. Bu, Suriye’nin dağılmasını daha da beter aşamalara tırmanmasını ve çatışmaların Lübnan ya da başka yerlere sıçramasını engelleyecek bir çözüm olabilir.
Batı’nın beklentisi
Bununla birlikte, ortada bir sorun var. Başta Fransa ve Türkiye olmak üzere, Suriye’nin Dostları Grubu siyasetlerini işlenen insanlık suçları üzerinden şekillendiriyor. Bu yaklaşım, Bosna ve Kosova olayları sırasında da aynen şimdiki tarzda dile getirilmişti. Rusya, Sırp liderlerini gözden çıkarmış başka ekiplerle bağ kurmaya uğraşırken Belgrad’daki Rusya Büyükelçiliğine ‘yanlışlıkla’ bir bomba düşmüş, daha sonra Sırp liderler teker teker ‘insanlık suçu’ çerçevesinde yakalanıp yargılanmaya başlamışlardı.
Uluslararası Ceza Mahkemeleri, bir yandan insanlık suçu işleyen, kırım, kıyım ve soykırım yapanlara dünyanın göz yummayacağını ortaya koyarken öte yandan Balkanlar denkleminden Rusya’nın uzak tutulmasını sağlamıştı.
Bugün Suriye’de gelinen aşama, Esad’ın da Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne doğru gittiğini gösteriyor. Ancak, Esad’ı kim yakalar, kim yargı önüne kadar getirir ve bu sadece Esad ile sınırlı mı kalır, orası açık değil. Anlaşılan o ki Suriye konusundaki tartışmalar bitmemiş ve İran seçimlerinin sonucunu da dikkate alan yeni bir pazarlık sürecine girilmiş.
07.03.2012 Star































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.