Bugün herkesin ilgisini çekebilecek kısa yazılar, kaleme almak istedim, kendimce. Belki bu ara başlıklı yazılar, içinde bulunduğumuz durumu, açık biçimde ilgilisine ulaştırır. Her zaman dediğimiz gibi, bir şehirde o şehri ele alacak, tanıtacak bir Şehir Araştırmaları Merkezi yok ise, manzara aşağıdaki gibidir, değişmeyecektir.
Diyarbakır Surları UNESCO Yolunda
Yıllardır, herkes gibi biz de yazdık, fotoğraf çektik, hatta kendimizce yayınlanmamış, ilk kez müstakil olan bir Diyarbakır Kalesi kitabı yazdık.
Bir ara Dünyanın 8. Harikası seçimleri vardıç. Kendi internet sitesinde kendisi tarafından hazırlanan bu seçimi aklımızın bir köşesinde kaldığı şekilde muhtemelen bir Kütahyalı Mühendis hazırlamış ve biz, cümbür cemaat, bu yarışmaya kenetlenmiştik. Validen tutun Belediye Başkanına, Sivil Toplum Temsilcileri’nden Üniversite camiasına kadar herkes merak içinde kalmıştı. Bir gün Mardin önde bir gün Diyarbakır Surları(!) önde. Yerel Televizyon Kanalları, adeta her gün bu muzip mühendisin seçim tıklamalarını gündeme taşıyordu. Sonuçta yapılanların deha gerektiren buluş olduğu ortaya çıktı.
Onlarca senedir UNESCO Listesine ha girdi ha girecek denilen surlar(!), bir türlü adam gibi onarılmadı, her gün bedenin bir taşı, gözden düşen yaş misali kaleden düşerken, biz UNESCO’ya ümid bağlamış, kendimizi sürüklüyoruz.
Bu kaleyi yapanlara karşı mahcubiyetimizi bu kampanyalarla ayıbımızı gizlemeye çalışırken bir türlü “Diyarbakır Kalesi” demiyoruz da niçin “Diyarbakır Surları” diyoruz?
Atlas Dergisi Şehri Yok saydı
20. Yılında olan Atlas Dergisi, Ocak 2013 Sayısında 365 fotoğraflı masaüstü takvim vermiş. Her ay olduğu gibi eşantiyon veren Atlas Dergisi, promosyonunda şehirden bir kareyi dahi vermemiş, anlaşılan.
365 yaprağı iki kez karıştırdım, şehrimi bulamadım. Demek ki bir köyün değeri kadar, esamesi yok, bu şehrin… Atlas, bunu neden yapmış? Hakikatten bilen yok.
Ben, her ay olduğu gibi Atlas’ı almaya devam edeceğim de şehrimizle ilgili bakarsınız bir bilgi verirler de mahrum kalmayayım, düşüncesiyle…
Hava Yolları Dergileri Şehri Tanıtmaya Devam Ediyor!..
Ayda bir sağ olsunlar, acentalara yolumuz düşer de istediğimiz belli: O ayın dergisi.
Bazen geciktiğimiz olur, dergiyi saklayan dostlarımızı, tezgah altından emanetimizi verir. Bu dergilerden birinde şehrimizin nasıl tanıtıldığına baktım, hayret ki hayret!...
Bir ara resmi bir siteden kaldırttığımız ibare, karşımızda duruyor: “…16 kalesi ve 5 çıkış kapısı olan siyah bazalt surlar…”
Şimdi 10 irili-ufaklı bu cümle kesitini ele alıp, düzeltme yoluna gitsek, eminim on sayfa yazı yazmamız gerekir. Gazete sayfası buna müsaid değil. Şehirde on altı kale söz konusu değil, bu muhtemelen on altı büyük burç, surlara bağlı değil ve dört olması gereken çıkış kapısı Kalenin dört bir yöne açılan kapısıdır.
UNESCO Yolunda olan Diyarbakır Kalesi için bu bilgiyi veren bir Havayolu Şirketine bu yazıyı sunan kalem, şehri bilmiyorsa şirketin suçu ne?
Araplar Diyarbakır’ı İşgal etmiş!..
Kültür ve Turizm Bakanlığı Sitesi’nde ilginç bir saptama. Ulu Camii anlatılırken verilen bilgiler, şu minvalde:
“Diyarbakır'ın 77 km doğusunda, Silvan'da 1185 yılında yapılmış, zarif görünümlü Ulu Cami, kemer kapıları ifade eden ince taş kabartmaları ile görülmeye değerdir.
Yapılan değişiklere ilişkin farklı dönemlere ait bir çok kitabeyi üzerinde taşımaktadır. Diyarbakır 639 yılında Müslüman Araplar tarafından işgal edildiğinde, aynı alan üzerinde bulunan bir kilise kısmen camiye çevrilmiştir.”
Ulu Camii hakkında bir çok yazı kaleme aldık, bu devasa yapıyı tek başına savunma gücüm-takatim kalmadı. Diyarbakır alınırken bu yapının Mesudiye Meedresesi bölümü Mar Toma Kilisesi idi, bunu kabul etmemek, mümkün değildir.
Şimdi Ulu Camii, Silvan Merkezde midir yoksa Diyarbakır’da mıdır? Anlattığınız Camii Acem Camii-Selahaddin-i Eyyubi Camii olmasın mı?
Müslüman Araplar, bu şehri işgal mı etmiş yoksa kuşatarak almış mı?
Bu satırların yazarı, öncelikle tarih bilgisine sahip olmalı, ondan sonra yazmalı!.. Şimdi ikinci sorumuz şu: Bu kilise hangi kilisedir ve bu kilise hangi camii olarak çevrilmiş?
Sonuç
Gördüğünüz gibi daima belirttiğimiz eksiklik ortadadır. Bu şehrin bir araştırma merkezi yok, olmadı. Bu şehir, bu denli ilgisizliği hak etmedi. Bunun için yazmaktayız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.