Büyük Türkçe, Safahât Türkçesi-2

Ahmet Tâlib ÇELEN

Okullara bir ders teklîf etmiştik: Kelime Hazinemiz Dersi. İlkokuldan başlayarak lise sona kadar kolaydan zora, henüz canlı olanlardan “unutturulan” kelimelere doğru iyi bir plânlamayla İstiklâl Marşı şâirimiz Mehmet Âkif Ersoy’un bütün şiirlerini topladığı Safahât adlı kitabın kelimeleri eksiksiz olarak gençliğimize kazandırılsın; projemiz buydu. Öyle ki liseyi bitirmiş her gencimiz Safahât’ta hangi kelimenin üzerine parmak koysanız mânâsını bilsin ve cümle içinde de kullanabilsin. Mehmet Âkif ve Safahât’tan bahsedince asırlar öncesi bir şahıs ve eserden söz ettiğimizi sanıp bunun imkânsız olduğunu iddia edecekler elbette var. Bir de temsîl ettiği değerler sebebiyle Mehmet Âkif’e, Safahât’a, hattâ İstiklâl Marşı’na düşman olanların hop oturup hop kalkacaklarını biliyoruz. Bunların gürültüsüne pabuç bırakılmamalıdır. Çünkü bunlardan korkarsanız eğitimde müspet hiçbir şey yapmamanız gerekir. 

Safahât’ın ilkokuldan lise sona kadar okutulabilecek parçalar ihtivâ ettiğini söylemiş ve bir örnek vermiştik. Küfe şiiri yarım kalmıştı; devâm edelim: 

KÜFE

(Devam)

Adın nedir senin oğlum?

 

- Hasan

- Hasan, dinle.

Zararlı sen çıkacaksın bütün bu hiddetle.

Benim de yandı içim anlayınca derdinizi...

 

Fakat baban sana ısmarlayıp da gitti sizi.

O bunca yıl çalışıp alnının teriyle seni

Nasıl büyüttü? Bugün, sen de kardeşini,

Yetim bırakmayarak besleyip büyütmelisin.

- Küfeyle öyle mi?

- Hay hay! Neden bu söz lâkin?

 

Kuzum ayıp mı çalışmak, günah mı yük taşımak?

Ayıp: Dilencilik, işlerken el, yürürken ayak.

- Ne doğru söyledi! Öp oğlum amcanın elini...

- Unuttun öyle mi? Bayramda komşunun gelini:

“Hasan, dayım yatı mekteplerinde zabittir;

Senin de zihnin açık... Söylemiş olaydık bir...

Koyardı mektebe... Dur söyleyim” demişti hani?

Okutma sen de hamal yap bu yaşta şimdi beni!

Söz anladım ki uzun, hem de pek uzun sürecek;

Benimse vardı o gün pek çok işlerim görecek;

Bıraktım onları, saptım yokuşlu bir yoldan.

Ne oldu şimdi aceb, kim bilir, zavallı Hasan?

Bizim çocuk yaramaz, evde dinlenip durmaz;

Geçende Fâtih’e çıktık ikindi üstü biraz.

Kömürcüler Kapısı’ndan girince biz, develer

Kızın merâkını celbetti, dâima da eder:

O yamrı yumru beden, upuzun boyun, o bacak,

O arkasındaki püskül ki kuyruğu olacak!

Hakîkaten görecek şey değil mi ya?

Derken, 

Bu yazı toplam 119 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim