Modern Arap edebiyatının parlak simalarından olan Zekeriya Tamir için “alaylı ekolündendir” dersek hata etmiş olmayız. Tamir, hiç eğitim almamış, hiçbir kültür/sanat ortamına dâhil olmamıştır. Hayata bakışı, düşünceleri, duyguları onun mümbit bir öykücü olmasını sağlamıştır. Arap öykücülüğünde yeni bir tarz oluşturmayı başarmıştır.
Tamir’in öyküleri, Prof. Dr. Halim Öznurhan tarafından edebiyatımıza kazandırılmış: “Onuncu Günde Kaplanlar”. Öznurhan’ın Tamir’in öyküleri üzerine derinlikli inceleme ve analizleri de vardır.
Zekeriya Tamir’in öykülerinde gerçek olandan kopuş söz konusudur. Gerçek ile gerçek olmayan bir zemin üzerinde gezinir öyküleri. Bu da öykülerine sıra dışılık katar. Öykülerinde alışılagelmiş bir anlatımın kalıplarını kıran Tamir, şiirsel bir üslupla yazar. Şiirde başvurulan az sözle çok şey anlatma sanatını öykülerine uyarlar. Kısa öykünün güzel örneklerini veren Tamir, görünmeyen ya da göz ardı edilen bir dünyanın/atmosferin içine çeker okuru. Öykülerindeki karakterler, aymaz, tuhaf, sorunlu, garip tiplerdir. Genelde aklı başında hareket etmezler. Bu sebeple başlarına olmadık musibetler gelir. Aslında, bu sorunlu karakterlerle toplumun/bireyin sıkıntılarını anlatmak istemiştir. Toplum içerisinde gelişen ve toplumu kaosa sürükleyen olaylar, işsizlik, fakirlik, psikolojik/manevî sıkıntılar bireyi ve toplumu bunalıma, çıkmaza sokmaktadır. Tamir, bu konuları anlatırken yaralı, dertli, sorunlu karakterleri seçer. Onların başlarına gelen aslında salt kendi seçimleri değildir. Onları, o duruma sokan bir süreç vardır. Makam ve maddiyat açısından güçlenen kimselerin hızlarını alamaması, zulmü çoğaltması, masum/yoksul insanlara acımasızca davranması öykülerde işlenir ve eleştirilir.
Devamı için: http://www.dunyabizim.com/kitap/24556/cagdas-arap-edebiyatinin-alayli-oykucusu



































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.