Kitapları Yusuf’a sattım. Hepsini birden.
Sen demeden güldüm. Sen gelmeden.
Bu kadar yolu yürüdüm. Sen dedim.
Bu kadar yolu. Korkunç. Bankalar vardı.”
Murat Güzel, “Ay Paramparça”dan.
O en dar zamanlarında bile kitaplarını/kitabevini satmayı aklına getirmek istemedi, Ay Paramparça’nın öznesi gibi; öylece çıktı yola, ani bir kararla. Bir gün önce eşine söyledi ve ertesi gün ağır bir sırt çantasıyla yola düştü. Hantal bürokrasiyi, yasak savma kabilinden karşılamaları, çaresizliğe çağıran bakışları görmezden geldi. Ankara’daki İhtiyar Kitabevi’ni okuma evi/ocağı bilenlerin İbrahim abisi çözümü ancak savaşta arayanlara barış ihtiyacını hatırlatmak için bir sabah vakti Hacı Bayram Camii’nden yola çıktı ve 15 gün süren bir yürüyüşün ardından Fatih Camii’ne ulaştı.
Beni Nisan ayında İhtiyar Kitabevi’nde ağırlamış olan İbrahim Çolak’ı İstanbul’a adım attığı anlarda karşılamayı çok istedim, kısmet olmadı. Daha sonra gidip onu Üsküdar’da buldum. Kitap Rengi’nden arkadaşım Çağlayan Ömerustaoğlu da İhtiyar Kitabevi’nin Yöneticisi’yle tanışıp konuşmak istiyordu; Fatih’ten geldi.
Yazının devamı için: http://www.dunyabulteni.net/?aType=yazarHaber&ArticleID=19296































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.