• İstanbul 19 °C
  • Ankara 21 °C

D. Mehmet Doğan: Yunus tekke şiirinin Anadolu'daki ilk temsilcilerindendir.

D. Mehmet Doğan: Yunus tekke şiirinin Anadolu'daki ilk temsilcilerindendir.
Yûnus Emre’nin vefatının 700. Yılında, Cumhurbaşkanlığımızın 2021 yılını “Yûnus Emre ve Türkçe Yılı” ilan etmesi münasebetiyle TYB Kahramanmaraş Şubesi ve Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi iş birliği ile “Yûnus Söyler Dilimiz” paneli düzenlendi.

9 Nisan 2021 tarihinde zoom uygulaması üzerinden çevrim içi olarak gerçekleşen ve Öğretim Görevlisi Mehmet Yaşar’ın yönettiği programın açılışında konuşan TYB Kahramanmaraş Şube Başkanı Fazlı Bayram, programda emeği geçen herkese teşekkür ederek, programın hayır ve güzelliklere vesile olması temennisinde bulundu.

Can: Yunus millettir, millet Yunus’tur

KSÜ olarak kültür ve medeniyetimizin dinamiklerini, bizi biz yapan değerlerimizi canlı tutmak ve gelecek nesillere aktarmak için çaba sarf ettiklerini belirten Rektörü Prof. Dr. Niyazi Can da yaptığı konuşmada;  “Nitelikli hekim, öğretmen, mühendis, işletmeci, ziraatçi yetiştirirken, kendi köklerinin, kendi dilinin, kendi kültür ve medeniyetinin bilincinde nesiller yetiştirmek için etkinlikler gerçekleştiriyoruz.” dedi.

Yunus Emre’nin kültür ve medeniyetimize önemli katkılarının yanı sıra, güzel Türkçemize ruh kattığını ifade eden Rektör Can, “Yunus millettir, millet Yunus’tur. Yunus Anadolu, Yunus Türkiye’dir. Yunus’un sesinin yükseldiği yerde tefrika olmaz. Senlik benlik kalkar. Çünkü O birleyendir, birleştirendir, toplayandır, toparlayandır.” şeklinde konuştu.

Yunus Emre’nin şiirlerinde dile getirdiği birlik ve beraberliğe har zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğunu vurgulayan Rektör Can, “Yunus, milletinin mana rehberlerindendir. Yüzyıllar önce nasıl Tapduk Emre ‘Bizim Yunus’ demişse, her çağda insanımız  ‘Bizim Yunus’ demeyi sürdürmüştür ve sürdürmeye de devam edecektir. Bu asil sahipleniş boşuna değil, çünkü O gerçekten bizimdir. Bizden olduğu kadar evrensel bir nazara da sahiptir. Derviş Yunus çağlar boyu sevgiyi dillendirmiş, insanlığı sulha, barışa, kardeşliğe, birlik ve beraberliğe çağırmıştır. Modern zamanlardaki kavgaları, kinleri, intikam duygularını, savaşları, işgalleri bitirmek için, dünyanın Yunus Emre’nin nefesine ihtiyacı vardır. Bugün çağın getirdiği buhranlardan kurtulmak için Yunus gönlüne ihtiyaç vardır. Savaşların yerini barışın alması için Yunus’un çağrısına ihtiyaç vardır. Aziz bir millet olarak bu topraklarda ebediyen yaşamak için Yunus’un diline, o güzel Türkçesine de ihtiyaç var.” dedi.

Doğan: Yunus’u geçmişten zamanımıza tekkeler taşımıştır

Açılış konuşmalarından sonra panele geçildi. TYB Şeref Başkanı D. Mehmet Doğan yaptığı konuşmada;“Yunus Emre 20. yüzyılın başlarına kadar  bilinmeyen bir şahsiyetti. Fuat Köprülü’nün 1913 yılında Türk Yurdu Dergisinde yayınlanan makaleleri, daha sonra “Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar kitabı yayınlandığı tarihe kadar Yunus Emre  bizim aydınlarımızın, -batıcı aydınlarımızın- çok bildikleri bir isim değildi. Divan Edebiyatı döneminde de Yunus Emre’nin Divan tertip eden Osmanlı Şuarası tarafından bilinmediğini söylemek belki çok değil ama mutlaka biliniyordu. Yunus Emre’yi okusalar, bilseler bile Divan Şairleri onunla çok ilgilenmemiş olabilirler ama modern dönemde edebiyatımız Yunus Emre ile başlamıştır demek zor. Mehmet Âkif Ersoy Yunus Emre’yi biliyor, tanıyor, onun şiirlerinden lezzet alıyor bu önemli aslında. Âkif’in ilgisi de biraz da tekke merkezli gibi görünüyor. Yunus Emre’yi yüzyıllar boyunca sürekli  bize hatırlatan, onun ilahilerini Osmanlı ülkesinin neresinde olursa olsun adeta yaşayan bir şahsiyet olarak  zamanımıza kadar taşıyan  tekkelerimiz olmuştur. “ dedi.

 “Yunus Emre’nin Mevlana ile aynı zaman diliminde yaşadığını bunu, onun meclislerinde bulunduğunu şiirlerinden çıkara biliyoruz.”  diye konuşan Doğan, o zamanın şartlarında Yunus Emre’nin şiirlerini tekkede yazdığını, tekke merkezli bir şair olduğunu ve halka Türkçe hitap etme ihtiyacı tekkede hissedildiği için, geniş kitleleri irşat edebilmek için  Yunus Emre şiirlerini Türkçe yazmıştır.” ifadelerini kullandı.

Konuşmasında Mehmet Âkif Ersoy’un Yunus’un şiirlerini tanıması ve sevmesinin nedeni olarak tekkeleri işaret eden Doğan sözlerini şöyle sürdürdü:

 “İşte Mehmet Âkif de onu tekkede dinlemiş, beğenmiş, benimsemiş ve sevmiştir. Modern edebiyat dönemimizde Yunus Emre’ye sahip çıkışın bir takım problemleri olduğunu biliyoruz. “Aydınlarımız” Yunus Emre’yi benimsemek istediler; bu büyük bir şiir kaynağı, divan teşkil etmiş bir eseri var ortada hem kulağa hoş gelen hem insan etkileyen şiirler söylemiş. Ama Yunus Emre’ye yaklaşımlar  hep ideolojik bir arka plan taşıyor. Taptuk Emre’nin bir ifadesi var ya; “Bizim Yunus”, işte bir çok çevre Yunus Emre’yi “Bizim Yunus” yapmaya çalışıyor. Yani, herkes kendi bakış açısından “Bizim Yunus”u çıkarmaya çalışıyor. Bu doğru bir yaklaşım değil. Elbette, Yunus’un bir fikri, düşüncesi var, anlam dünyası var, buna saygı duymak gerekir, ama bu düşünce dünyasının güçlü dini ve tasavvuf arka planını da yok sayacak bir Yunus Emre resmi çizmemek lazım.”

Doğan: Yunus’un sınırları aşan bir Türkçesi var

Halkımız her zaman Yunus Emre’ye sahip çıkmıştır diye konuşan D. Mehmet Doğan bu sevginin bugün de var olduğunu söyledi ve Yunus’un mezar yerinin taşınması esnasında yaşanan olaylar hakkında da şunları söyledi:

“Yunus Emre’nin Sarıköy’deki maruf mezarı harap halde idi. Demiryolu ile nerede ise bitişik bu mezarı biraz öteye taşımak fikri kabul gördü. Türbelerin kapalı olduğu bir dönem. Bir çeşme yapılacaktı ve onun vesilesi ile Yunus’un kabri de çeşmenin arkasına nakledilecekti. Böyle bir plan yapıldı. Böylece,  1949’da çeşmenin açılışı yapılırken kabir de o biraz yüksek yere nakledildi. O zamanın şartlarında duyuru yapılmadan, davet olmadan yirmi bine yakın vatandaş kabrin bulunduğu yeri doldurdu. Birkaç gün önceden gelip bu hadiseye şahid olmak isteyen vatandaşlar vardı. Ve tabut o kısa mesafeye izdiham yüzünden saatler içinde taşınabildi. Milletin sahip çıkması, milletimizin Yunus’u benimsemesinde aradan geçen zamanda bir değişiklik olmamış. Ancak şunu da söylememiz gerek; Yunus’u severken, benimserken çok da aşırıya kaçmamak gerek. Anadolu’nun bir çok şehrinde;  Bursa, Erzurum, Manisa, Isparta, Sivas, Aksaray, Afyon da Yunus’un kabri, makamı olduğu da biliniyor. Ben de bir yazı kaleme aldım ve Yunus’un Ankaralı olduğu söyledim. Sarıköy, Osmanlı döneminde, Ankara merkeze bağlı Mihalıçcık kasabasının bir köyü idi. Çünkü eski idari taksimata göre Milahalıçcık hatta Sivrihisar Ankara’ya bağlı idi. Sınırlar değişince, sonra burayı Eskişehir’e bağlıyorlar, Yunus Emre de Eskişehirli oluyor. Yunus Emre'ye Türkiye'nin bütün illerinin sahip çıkmaya hakkı vardır! Onun sınırları aşan bir Türkçesi olduğunu da unutmamalıyız.”

Özçelik: Yunus biliniyor ama tanınmıyor

Panelin diğer konuşmacısı şair yazar Mustafa Özçelik ise ‘Yunus’un Çağrısı’ başlıklı konuşmasını gerçekleştirdi. Yunus Emre’nin yalnızca şiire indirgenmemesi gerektiğinin altını çizen Mustafa Özçelik, Yunus’un kendi dilinden okunarak, her yönüyle tanınması gerektiğini söyledi.

Son yıllarda Yunus Emre üzerine yoğun çalışmalarıyla tanınan Mustafa Özçelik konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“Yunus Emre dil, sosyal misyon  olarak bizim milletimiz kadar bütün insanlık için önemli bir değerdir. Bu tür değerlerden yararlanmak düşünülüyorsa önce tam anlamıyla tanımamız gerekir. Yunus Emre’yi herkes biliyor ama tanıma noktasına gelince sorunlar başlıyor. Çünkü tanımak bilgiyi gerektiriyor, bilgi kaynaklarımızın neler olduğu önem taşıyor. Yunus’ tanımak için yazılan kitaplardan okumak gerekir, evet ben de yazdım, Yunus’u tanımak isteyenler için. Ama asıl önemli olan  Yunus’u kendi dilinden okumak gerekir, en sağlıklı okuma bu olacaktır.”

Yunus’un sadece şiir alanında değil aynı zamanda tasavvuf, sosyoloji, psikoloji, tarih, edebiyat, felsefe  gibi pek çok alanda da araştırılması ve anlaşılması gerektiğini vurgulayan Özçelik, Yunus’u tanıdığımızda, din ve dil olarak özetleyeceğimiz iki varoluş sebebimizi anlama imkânı bulmaktayız. O, hepimizin birleşebileceği bir isimdir, ortak değerdir.” diye konuştu.

Mahmut Erdemir

1-(2)-001.jpeg3-(1).jpeg2-(1).jpeg

Bu haber toplam 380 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim