• İstanbul 13 °C
  • Ankara 14 °C

Debbağhâneden tabakhâneye dericiliğin uzun hikâyesi

Debbağhâneden tabakhâneye dericiliğin uzun hikâyesi
Deri kelimesi "saray" anlamına gelen derbârın hafifletilmiş şeklidir.

Deriye dayalı üretim insanın tarihi kadar eskidir. Yeryüzünde ilk debbağhaneler ile ilgili bilgiler MÖ Mısır’da yapılan arkeolojik kazılar neticesi elde edilebilmiştir.

İnsanlar arasında deriden mamül eşyalar iktisadi ve sosyal hayatta bir üstünlük göstergesi olmuş, dericilik sanatı pek çok insanın geçim kaynağı haline gelmiştir.

Her geçen dönemde gelişerek yaygınlaşan tabaklama, boyama ve deri işletmeciliği İslam dünyasında da önemli bir sanayi kolu olarak gelişmiş çok işleri seviyeye ulaşmıştı.

İstanbul debbağhanelerinin  ilk tesis edileni; Fatih Sultan Mehmed Hân’ın İstanbul’un fethini müteâkip Ayasofya-ı Kebir Camii’ne vakf olmak üzere Yedikule dışında yaptırdığı sekiz yeniçeri meydanı, otuz üç selhhâne ile üç yüz altmış adet debbağhane binası idi. Fatih Sultan Mehmed kurduğu debbağhanelere İstanbul merkezinde kesilen hayvan derilerini tahsis etmiştir.

Evliya Çelebi’nin verdiği bilgiye göre; İstanbul’daki mevcut debbağhaneler yedi yüz adet olup çalışanları usta, kalfa ve çırak olarak üç bin kişiden oluşmaktaydı. Pirlerinin Zeyd Hindi olduğunu söyleyen Evliya Çelebi, Anadolu debbağlarının piri olarak Ahi Evran’ı zikretmektedir.

Debbağhaneler, bol suya ihtiyaçları olduğundan deniz kenarlarında veya akarsu kenarında tesis edilirdi. Akarsuların şehir girişlerinde debbağhane kurulması, şehir suyunu bozduğu ve kötü koku yaydığı için yasaklanmıştı. Şayet kurulmuşsa bu debbağhaneler, kaldırılarak akarsuyun şehir çıkışı istikâmetine naklettirilirdi.

Bütün Türk topluluklarında deri işçiliği ilerlemiş bir sanayi dalı olarak görülür. Büyük bir ihtiyaç şeklinde ortaya çıkan deri kullanımı, dericiliğin yanı sıra hayvancılığın da gelişip yaygınlaşmasına yol açmıştır.

Temel giyim eşyaları deriden yapılırdı

Hayvancılıkla uğraşan eski Türk topluluklarının giyim eşyası yün, deri ve kürk mamullerinden oluşmaktaydı. Orta Asya Türklerinin özellikle atlı yolculuğa çıkacakları zaman deri pantolon giydikleri bilinmektedir; bu durum, hayatlarının büyük kısmı at sırtında geçen Türkler için deri ve deri işçiliğinin önemini gösterir.

Deri ve deri mamulleri üretim tekniğinin ileri bir seviyeye ulaştığı Ortaçağ İslam dünyasının çarşılarında bu tür eşyanın sergilendiği birçok dükkân bulunurdu. Elbise, ayakkabı ve tutum gibi şeylerin yanında derinin en çok kullanıldığı alanlardan biri de ciltçilikti.

Bu haber toplam 158 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim