• İstanbul 14 °C
  • Ankara 13 °C

Dr. Mehmet Kahraman: Öğretmen Olsam

Dr. Mehmet Kahraman: Öğretmen Olsam
Bir zamanlar ben de öğretmendim. Ama artık değilim. Zamanı geçip gitmiş, şartları çok değişmiş, artık her şey bambaşkaymış. Bizim zamanımızdaki eğitimle hiçbir benzerliği yokmuş.

İşin başındakiler de belki yaraya merhem olur diye yeni yeni kararlar alarak duruma müdahale etmeye çalışıyorlarmış. Öğrencilerin derse devamı sağlanacakmış. Başarısız öğrenci sınıfta kalabilecekmiş. Telefonla okula gelmek yasaklanabilecekmiş. Hâlbuki derse giren ve öğrenci ile muhatap olan yönetmelikler değil. Onlar tebliğler dergisinde, yöneticilerin dolaplarında veya en fazla akıllarında. Onlara güvenip yola çıkmak ancak hayâl kırıklığına yol açabilir.

Asıl çözüm öğrenciden sonra sınıfın kapısından içeri girenlerde. Onlar sınıfın kapısını kapatırlar ve öğrenci ile baş başa kalırlar. Bu saatten sonra her şey onların elindedir. Varsa bir becerisi, onu ortaya koyacak yani olaya el koyacaktır.

Bendeniz asıl şimdi öğretmen olsam, bu kadar şikâyetin olduğu günlerde, en yaramaz öğrencilerin olduğu sınıfa derse girmek, ama bir sanatkâr gibi derse girmek isterdim. Orada varsa bir sanatkârlığım onu sonuna kadar kullanırdım.

Eskiler, bir usta tanımı yaparlarmış. Bir duvar ustası önce bir taş seçer, onu eline alır, o taşı asla yere bırakmazmış. Taşa uygun bir gedik bulup onu oraya yerleştirirmiş. Asıl ustalık buradaymış. Usta, belki o taşı biraz yontar, taşı koyunca gedikte açık kalacak yere küçük taşlar koyarak asıl taşa uygun bir yer hazırlar, ne yapar, ne eder, sonunda ona bir yer bulur ve önündeki duvarı böyle böyle yükseltirmiş.

Çünkü o, gerçekten bir ustadır; hangi taşı ele alacağını ve onu nereye koyacağını hesap kitap eder, işini başarı ile tamamlar.

Yine eskilerden kalma bir hikâye daha vardır. Bir türlü bilgiler kafasına girmeyen bir öğrenci, öğrencilikten vazgeçerek evine dönmeye karar verir. Yolda bir kuyudan su çekerken ipin gele gide taşta bir gedik açtığını görür. Benim kafam, der, bu taştan daha sert olamaz. Zamanla bir yolunu bulur ve geç de olsa öğrenebilir diyerek geri döner.

Ne alâka, diyeceksiniz. Biraz sabırlı olsanız iyi edersiniz.

Bakın, gerçekten ben asıl şimdi öğretmen olmak isterdim. Sınıfa bir sanatkâr gibi değil, sanatkâr olarak girmek isterdim. Daha ilk derste uzun uzun gençleri izlerdim. Hiç konuşmadan onlarla iletişim kurmak isterdim. Hepsinin gözlerinin içine bakar, tepkilerini ölçerdim. Onlarla sessiz bir iletişim kurmanın bir yolunu bulmaya çalışırdım. Temassız internet bağlantısı kurar gibi, onlarla yalnızca göz temasıyla iletişim kurmanın yollarını arardım. Bağlantı için nasıl bir şifreye ihtiyaç duyulursa, ben de sınıfta oturan gençlerle bazı şifreler deneyerek, onlarla aramda bir bağın kurulmasının yollarını arardım. Şifrelerde bir harf, bir nokta yanlışlığı bağlantı kurmaya engeldir, bilirsiniz. Böyle durumlarda girdiğiniz şifre yanlıştır mesajı alırsınız. Karşımda oturan gençlerle bağlantı kurmak da böylesine bir titizlik ister. En küçük hata her şeyi berbat edebilir. 

Devamı: https://www.insaniyet.net/ogretmen-olsam/

Bu haber toplam 207 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim