10 Haziran 2020 tarihinde saat 21.30’da başlayan ve TYB Ankara Şube Mali Sekreteri Mehmet Sıddık Yıldırım’ın yönettiği söyleşide Dr. Mehmet Sılay, “Yitik Medeniyetimiz: Endülüs” başlığı altında gözlem ve izlenimlerini anlattı.
BATI KOPYACI VE TAKLİTCİDİR
Programı yöneten Mehmet Sıddık Yıldırım, Endülüs kültür ve medeniyetinin eğitimden sanata, teknolojiden bilime, felsefeden İslami ilimlere, mimariden tıbba, resimden müziğe her alanda Batı Medeniyeti’ni etkilediğini ifade ederek, “Avrupa Endülüs Medeniyetini taklit etmiş, kopyalamış ve klonlamıştır” dedi.
Yoğun ilgi gören programda, Endülüs’ün İslam medeniyetine katkılarını, dünya bilimine etkisini, Endülüs’te yetişen ilim insanlarını, Kurtuba’da yaşanan hayatı, sürgün edilen Yahudilere kimin kucak açtığını, Hristiyanların Endülüs Medeniyetini nasıl yıktığını, Camilerin nasıl kiliseye çevrildiğini anlatan Dr. Mehmet Sılay, İspanyolların zulümlerinden örneklerlerdi.
HER CUMA İSLAMLA ŞEREFLENENLER…
Yılda en az iki defa Endülüs’e gittiğini ve gitmeden önce Endülüs tarihiyle ilgili kitaplar okuduğunu belirten Dr. Mehmet Sılay, “Müslüman mahallelerini geziyoruz. Cuma namazımızı orada kılıyoruz. Allah’a hamd olsun, her Cuma birer ikişer İspanyolların Müslüman olduğuna şahitlik ediyoruz” şeklinde konuştu.
Avrupa’nın gelişmesini Türkistan ekolünde olduğu gibi her alanda bilim insanı yetiştiren Endülüs’e borçlu olduğunu anlatan Dr. Mehmet Sılay, “Avrupa ilerlemesini başta İbn-i Rüşt olmak üzere Endülüs alimlerine borçludur. Öyle ki, Endülüs’ün adaletine hayran kalan ve temizliğine imrenen Hristiyanlar müslüman olmaya başlamıştır” dedi.
MAZLUMUN KİMLİĞİNE BAKMAMA ERDEMİ DEVAM EDİYOR
İkinci Beyazıt döneminde İspanyolların zulmünden kaçan Yahudilerin Osmanlı Devleti’ne sığındığını hatırlatarak şunları söyledi: “O dönemde Sefarad Yahudilerini Avrupa kabul etmiyor. Osmanlılar kabul ediyor. İkinci Beyazıt kabul ediyor. Osmanlı Devleti İslam medeniyetinin temel umdelerinden olan ‘mazlumun kimliğine bakmaksızın sahip çıkma’ anlayışıyla Yahudileri bağrına basıyor; Selanik ve İstanbul’a yerleştiriyor. Yine zulme maruz kalan İspanya Müslümanlarının da İstanbul Tahtakale’de ikametlerini sağlıyor.”
Osmanlı Devleti’nin bu insani politikasını bugün Türkiye’nin sürdürdüğünü ifade eden Dr. Mehmet Sılay, “Suriyeliler bizim canlarımız, kardeşlerimiz. Suriye’nin köylerine kadar bilirim. Kürt köyleriyle Türk köyleri, Arap köyleriyle Kürt ve Türk köyleri sırt sırtadır. Kız alırlar verirler, yardımlaşırlar, dayanışırlar. Biz etle tırnak gibiyiz. Bugün Suriyeli kardeşlerimizi bu güzel vatanımızda misafir ediyoruz. Onlar da hem ara eleman olarak hem iş adamı olarak ülkemize hizmet ediyorlar.” dedi.
İNSANLIĞIN KALESİ TÜRKİYE
Ümmetin ve insanlığın son kalesi Anadolu’nun ikinci bir Endülüs olmaması için gece gündüz çalışılması gerektiğinin altını çizen Dr. Mehmet Sılay, “Türkiye ümmetin liderliğini yapıyor. Allah başımızdan eksik etmesin Cumhurbaşkanımız ümmete ve mazlumlara büyük bir öncülük yapıyor. İnşallah gece gündüz çalışarak Anadolu’yu Endülüs’ün akıbetini benzetmek isteyenlere fırsat vermeyeceğiz.” şeklinde konuştu.
Dr, Mehmet Sılay, sözlerini “Endülüs’ü bilmeliyiz, gitmeliyiz, tefekkür etmeliyiz, tarihten ders çıkarmalıyız” diyerek bitirdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.