• İstanbul 24 °C
  • Ankara 18 °C
  • İzmir 24 °C
  • Konya 23 °C
  • Sakarya 21 °C
  • Şanlıurfa 26 °C
  • Trabzon 24 °C
  • Gaziantep 26 °C
  • Bolu 17 °C
  • Bursa 23 °C

Dr. Mehmet Sılay: MALTA

Dr. Mehmet Sılay: MALTA

Emre’nin sınıf arkadaşı ve kayın biraderi olan Hakim Süleyman Özar Malta’ya ve T.C. Büyükelçiliğine Adalet Müşaviri olarak atanınca hem Onu ziyaret hem de Onunla birlikte yeni bir ülkeyi tanımak için Faik Güngörle birlikte bu uzak adaya gitmeye karar verdik. Bir taşla iki kuş vuracaktık.

Vatikanın yoğun etki alanı içindeki Malta’yı yıllar önce görüp gezdiğimiz bir İtalya şehri olan Floransa gibi hayal ediyorduk. Floransa gerçi Kuzey İtalyanın Toskana bölgesinin merkeziydi. Arno nehrinin çevresinde kurulmuştu.

Şimdi bir turizm ve ticaret merkezi olan Floransa İtalyan Rönesansının doğum yeridir. Rönesans ; Bilim ,Sanat ve Edebiyatta yeniden Doğuş demektir.

Heykeltraş Leonardo da Vinci ile Mikelanj bu şehirde yetişmişti. Dante ; Divinia Komedia-İlahi Komedya eserini bu şehirde vermişti. İlahi Komedya bizim İbni Arabiden alıntıdır.

Maltayı da böyle Floransa gibi hayal ediyordum. Yanılmışım. Meğer « bir görüntü bin söze bedelmiş. »

Katolik İtalya ile Müslüman Afrika arasına sıkışmış bir gurup adacıktan ibaretmiş. Görenler takdir edecektir Gökçe Ada büyüklüğünde bir Devlet. Süleyman Bey bizi hava alandan alarak kalacağımız Excelstor Oteline bıraktı.

Biz Maltayı gezip görmeye gelmiştik. Otelden çıkıp sokaklara daldık.

Rüzgarlı ve hafif yağmurlu bir Eylül sabahındayız. Geniş bir Taş meydandayız. Küçük ve görkemli bir çarşıya giriyoruz.

Başkanlık sarayı, Parlamento binasıve seyir terasında sözde Osmanlı kadırgalarına karşı yani namluları bize karşı çevrili toplar. Maltada Katolikler Kimliklerini Osmanlıya karşı olmakla tanımlıyorlar.

13 Eylül Maltanın Kurtuluş günü kutlanıyor. Bizim elimizden kurtulmuşlar. Bando eşliğinde havai fişekler atılıyor. Katoliklere göre Kutsal Ada Malta’da hergün öğlen saat !2.00 de Seyir terasındaki toplardan gümbürtüler duyuluyor. Hatıraları canlı tutmak için geleneksel halde yaşatmaya çalışıyorlar.

Üç adadan oluşan malta Cumhuriyeti bizim gibi Başkanlık Sistemiyle yönetiliyor.

Ülke Coğrafyası Malta, Gozo ve Comino adasından ibarettir. Tirmi Bakanlık var. Gozo adadı da Malta’nın üçte bir büyüklüğünde. Bizim olduğu gibi Maltanın da Ankarada bir Büyükelçiliği var. Devlet televizyonu Maltaca ve İngilizce yayın yapıyor. 120 km uzunluğundaki kıyısı taş limanlar ve taş binalarla kuşatılmış.

Maltada başkent VALETTA’dır.                                                                               

Valetta Katolik ve dindar bir korsan olan Şövalyedir.

Kısa tarihi içinde Valettanın yeri ve değeri açıklığa kavuşur. Malta Roma hakimiyetindeyken 870 yılında Kuzey Afrikadan gelen Müslüman Tuareklerin-Berberilerin hakimiyetine girdi.

Müslümanlar Maltada iki asır eğemen olarak kaldılar. Tarım ve sulu ziraati yerli halka öğrettiler. Müslümanların eğemenliği 1090 yılında Normanlar-İtalyan şehir devletlerinin işgaline uğradı.

Almanlar, Fransızlar ve İspanyollar da değişik dönemlerde eğemen oldular.

1530 yılında St Jan Şövalyeleri Malta adasına geldiler. Ada yeni bir kültürle tanıştı.

St Jan Şövalyeleri 1100 yılında Haçlı Vandalları işgal ettiği bizim Kudüs şehrinde kurulmuştu. Hırıstıyanlara beşeri ve askeri yardımla işe başlamışlar. Sonra ise Hırıstıyan olmayanlara ve özellikle coğrafyanın yerlisi Müslümanlara saldırarak soymak, yağmalamak ve öldürmek üzere vahşi bir form kazanmıştır.

Sn Jan Şövalyeleri Vatikana bağlı bir korsan tarikattır. Bilindiği gibi Haçlılar 1099‘da Kudüsü anlaşmayla aldıkları halde çok kan dökerek bütün Filistini kaleleriyle birlikte işgal ettiler. Denizde Güçlü Donanmaları oldu. Akdenizde seyreden Yolcu ve ticaret gemilerine yollarını keserek ve baskın yaparak soygunlarına senelerce devam ettiler. 1187 yılında tam 88 yıllık kanlı işgallerinden sonra Şarkın en sevgili Sultanı Selahaddin Yusuf Eyyubi tarafından Kudüs kurtarıldı.

Aynı maksatla kurulan St Jan katilleri gibi Templiyer-tapınak, Hospitaliyer şövalye teşkilatları da Kudüsten kovulunca önce Kıbrısa sonra da Rodos adasına yerleştiler. Donanmalarıyla Akdeniz’de sivil ticaret gemilerini yağmaladılar ve tayfalarını ya öldürdüler ya da esir alıp forsa olarak kullandılar.

İki asır Osmanlı gemilerini ve kıyılarını taciz ettiler.

İstanbul Fatihi İkinci Mehmet hem Anadolunun ve Akdenizin güvenliği için Rodosa iki sefer düzenledi. Fakat zapt edemedi. Hatta 1480 yılında yani şehadetinden bir yıl önce görevlendirdiği Mesih Paşa komutasındaki son sefer çok şehit verdiği halde st jan şövalyelerinin direnişi karşısında başarısız oldu. 

Ancak 24 Aralık 1522’de altı ay kuşatmadan sonra Kanuni Sultan Süleyman Rodosu nihayet aldı. Yakalanan şövalyeler gelip Kanuni Sultan Süleymanın elini öperek af dileyince affedildiler. Nihayet bütün şövalyeler 1 Ocak 1923 gecesi bir gemiyle Rodosu terkettiler. Doğruca Girit adasının Hanya liman şehrine yerleştiler.

Bugün Malta Cumhuriyetinin başkentine adı verilen VALETTA Rodos’ta kanuninin elini öperek bağışlanan kıdemsiz şövalyelerden biriydi.

Jan Parisot de la VALETTA Kimdir ?

1494 doğumludur. 20 yaşındast Jan Hospitalier tarikatına girdi. Fanatik bir Katolik Hırıstıyandı. Rodos şövalyeleri arasına katılmıştı. Hayatında önemli bir olay yaşamış. 1541’de Uluç Reisin kadırgalarıyla şövalyeler arasındaki savaşta valetta Osmanlıya esir düşenler arasındaydı. Tam bir yıl Osmanlı gemilerinde Forsa olarak çalışmış ve kürek çekmişti. Arapçayı ve Türkçeyi de öğrenmişti. Nihayet Hırıstıyanlara esir düşen Müslüman Forsalarla Osmanlının elinde bulunan Kürek mahkumu Hırıstiyan Forsalar değiş-tokuş edilmişler ve Valetta da böylece canını kurtarmış. İspanya Kıralı 5. Şarlın verdiği imtiyazla bütün şövalyeler Malta adasına yerleşmişler. Bu küçük adada eski surları tamir ve tahkim etmişler ve yeni kaleler yapmışlar. Yol ve Hastaneler yapmışlar, ticaret gelişmeye başlamış.

Valetta 1557 yılında Vatikan tarafından Üstad Şövalye seçilmiş.

1565 Sonbaharında Osmanlı Donanması Maltayı kuşatmıştı. Önce St Elmo kalesini ele geçirip içine yerleşmişler. Valettanın ucundaki st Elmo çok bedel ödeyerek ilk aldığımız kaledir. Verdiğimiz sekiz bin şehidin çoğu toprak altında ve hendeklerde kaldı. Turgut Reis bu seferki Malta Kuşatmasında bir top mermisiyle şehit olmuştu. Bugünkü Libyanın başkenti Trablusa defnedildi.

Kaptanı Derya Piyale Paşa üç ay sonra Maltayı terketmek zorunda kalmıştı. Çünkü kış gelmiş ve kendilerine hiç yardım gelmemişti.

Bu kuşatmada 70 yaşındaki Valetta Büyük bir inatla sonuna kadar direnmişti. Osmanlılar gidince Sicilyadan gelen taze güçlerle Şövalyeler yeniden bütün Malta adasını ele geçirmiş oldular. Valetta 1568 ‘de 74 yaşında öldü. Mezarı St Jan katedraline gömüldü. Adı başkente verildi. Limanın adı da Valetta limanı oldu.

TARİHTE MALTA ve MALTA DİLİ yani MALTACA

Maceraperest Napolyon 1798’de Maltaya girmiş. Fakat 1802’de İngilizlerin araya girmesiyle Malta’da yeniden Şövalye yönetimi oluşmuş. Ancak halk İngiltereye bağlı kalmak istemişler. 1814 Paris anlaşmasıyla malta İngilizlerin yönetiminde kalmış. 21 Eylül 1964 yılında Vatikan Emperyalizmin kararıyla sözde Bağımsız Cumhuriyet oldu. Fakat görünürde 1979’a kadar İngilizler Maltada kaldılar. Dünyanın farklı ülkelerinden İngilzce öğrenmek için üç aylık lisan kurslarına gelen talebeler var. İngiltere va Amerikadan daha ucuza geliyor. Aynı otelde Türkiyeden bir gurup hanım turist TUR’la gelmişler. Adayı geziyorlar.

Halk Maltaca konuşuyor. Melez bir lisan. Maltacanın %60 Arapça, %30 İtalyancanın Sicilya şivesi ve %10 İngilizce. Ancak bugün konuşulan ve Türkiyedeki gibi Latin harfleriyle yazılan Maltacanın kökeni Arapçadır. Şimdi bile bazı köy ve kasaba isimleri Arapçadır.

Mdina=Medina, Mgabba, Rabat

Yine günlük konuşma dilinde dört bin Arapça kökenli kelime ve fiil vardır.

Merhaba=Hoş geldin

Halva=Helva

Halib=süt

Kebir= Büyük

Izgiyra=Küçük

El Leyle Tayyib= İyi Geceler

İci= Geliyor,Gelmiş

Zeytun=zeytin

Alla Ye’tıyyes Sabr=Allah Sabır versin

Hava birden bozulduysa=Türk Doğdu

Yaramaz Çocuğa veya Uyumayan Çocuğa= Bak Türkler Geliyor !

Tor el Ahmar=Kızıl Kule

Ahmar=Kırmızı

Bizim dilimizde de Maltayla ilgili kelimeler de var :

Malta Humması-Buruselloz

Malta Şövalyesi

Malta Eriği

Malta Keçisi

Malta Taşı

Malta Haçı

Malta Köşkü

Malta Sürgünleri

            MALTAYI GEZİYORUZ

Evet Maltayı Çarşı-Pazar-Afedersiniz- Manastır Katedral geziyoruz. Bizim Depremde yıkılan Kırıkhan çarşısı gibi yukarıdan aşağıya bir çarşı var. bir de bazı Mahalle köşelerinde bir-iki dükkan ve birer Mat’am-lokanta görüyorsunuz. Kıyılarda balıkçı lokantaları sıralı.      

Maltada göl ve nehir yok. Dağ, dere, ova yok. Malta taşının döşendiği geleneksel atlı araba ve faytonların turistleri taşıdığı avuç iç kadar bir taş meydan. Bizim Bozcaada ve Gökçeadanın iki misli genişlikte bir ada devleti. Maltada 365 adet Katedral ve Manastır var. Sokaklar daracık. Arabalar küçük ve yollar daracık. İngilizle Trafik düzenini Maltaya bırakarak gitmişler yani gitmemişler. Arabalar yolun solundan gidiyor. Kıbrısta olduğu gibi direksiyonlar sağda.

Maltada İngiliz işgali 150 yıl sürmüş. BugünMaltada 20 bin İngiliz yaşıyor. Maltada resmi dil İngilizce fakat halk Maltaca konuşarak kendi dilleri olan Maltacayı koruyor ve yaşatıyorlar. Malta Akdenizin Singapuru olmaya çalışıyor. Singapur beş milyon fakat Malta nüfusu 400 bin.

Maltada lokantalarda daha çok tavşan eti tercih ediliyor. Maltada tarihi dokunun korunması için bütün binalar ve ihata duvarları yalnız Malta taşıyla yapılıyor. Islatmadan savrulan güzel bir yağmur vardı. Açılan şemsiyeleri tersine çeviren rüzgar gezimiz engelleyemedi. Faik Bey ise çocukları faytona bindirdikten sonra biz yine yaya yürümeyi sürdürüyoruz.

                  MDİNA-MEDİNA=SESSİZ ŞEHİR

Maltanın göbeğinde ilk yerleşim M.S.60. Yani iki bin yıllık bir şehir. Maltanın ilk sahipleri buraya yerleşmişlerdi.  Osmanlı Amirali Piyale Paşa Mdinayı geç almakla bir stratejik yanlış yapmış. 30 bin şehit vermiş. 15 bin Maltalı Şövalyeden çarpışmalarda 8 bini öldürülebilmiş. Malta Kuşatmasının 450. Yıldönümü Zafer olarak kutlanıyor.Şimdi Valettanın mezarı da Medina sınırları içinde bulunuyor. Mosta Katedraline gömülmüş. Ada içi ulaşımı kolaylaştırmak için döşenen tren yolunun ilk istasyonu da Medinadadır.

Turizm maltanın tek gelir kaynağıdır. İngilizce dil kursları da ayrı bir gelir kapısı.

Bu sene Avrupa Birliğinde başkanlık sırası Maltada. Bütün üyeler, bizimkiler de Gözlemci üye olarak Maltaya gelecekler. Medina bir Kaleşehirdir.

Maltada 30’dan fazla Türk lokantası açılmış çalışıyor.

SOFRA KEBAP ve SİVASLI ERDAL

Türkçe yazılı, camekanları parlak temiz bir lokanta görünce daldık içeriye. Sahibini sorduk ve orada oturan ve çalışanları, müşterileri ve hizmeti denetleyen Sivaslı Erdal beyle tanışıyoruz. Bir münasebetle gelmiş ve Maltalı bir Fransızca öğretmeniyle evlenip Maltada kalmış. Bir çocukları olmuş. Ayhan konuşkan bir toraman. Altı yaşında fakat henüz baba dilini konuşamıyor. Sivaslı Erdal « Sofra kebap»‘ı çalıştırırken bir de texitile merak sarmış. Bir Butik açmış. İki katlı binada Abiye satıyor. Yetmemiş kadın-erkek kıyafetleri de satmaya başlamış. Kombinler, takım elbiseler arz-talep dengesi içinde satışa sunuluyor. Faik beyle konu üzerinde uzun uzun konuştular.

SİESTA yani bizim KAYLULE

Bunun diğer pratik tanımlaması ;Öğlen uykusudur.

Maltada yaz mevsiminde şiddetli rutubetli sıcaklar bastırınca çarşıdaki dükkanlar ve devlet dairelerindeki görevliler sabah saat 7’de açılan dükkanlar, mağazalar saat 01 ile 04 arası kapatılır ve herkes bulabildiği serin bir yerde öğlen uykusuna çekilmiştir. Bütün Devlet Daireleri Hazirandan Eylüle kadar yarım gün çalışır. 

 MALTADA MÜSLÜMANLAR VE TÜRKLER

Malta Adasında 365 Katedral, Manastır ve Kiliseye karşılık bir de İslam Kültür Merkezi-Centro İslamik ve zarif bir minareli Cami var Elhamdulillah. Maltada On bin Müslüman yaşıyor. Bizim Datça yarım adasında olduğu gibi Kuzeyden güneye sürekli Oksijen sirkülasyonu var.

Maltada bir Minareli cami var Elhamdulillah. Seyyis Şaban caminin kadrolu imamıyla tanışıyoruz. Vakit namazından sonra imam ve cemaatle konuşuyoruz. Külliye tarzında inşa edilen caminin yanında bir de özel okulu var.

T.C. Büyükelçimizi ziyaret ediyoruz. Malta Büyükelçimiz Afyonlu Reha Keskintepe. Kamberra’dan gelmişti yani Avustralyadan. Onu dinliyoruz. Ankarada büyümüş. Çocukluğu Hasköy Subayevlerinde geçmiş. T.C.’nin bugün dünyada 234 Misyonu var. Reha beyin Büyükelçi olarak görev yerleri Hindistan, ABD, Moskova, Cenevre, Çin, Avustralya ve nihayet Malta. Koruma polisi İskilipli Nizam bey ile Katibi mardinli Halit Bey.

Reha bey anlatıyordu ; Sovyetlerin çöküp dağılacağını bir yıl önce görmüştük. Ağır ekonomik sebepleri vardı. Komünizm tıkanmıştı. Merhum Özal, Türkiyeyi dışa açmıştı. ABD tekrar kendisine dönen yardım adındaki Kredileri ayarlamıştı. Türkiye’ye-10 Yunanistan’a -7 veriyordu. Hibe kısmı çok azdı. Bize verdiği 1, bir yıl sonra ABD’ye 3 olarak geri dönüyordu. Bu sistem yardım adı altında resmen sömürü idi. Kredide de ABD parası çalışıyordu. Dünyada kimse Dolara müdahale edemiyordu.

Hakim Süleyman Özar bey, onbir personeli bulunanT.C Malta Büyükelçiliğimizin Adalet Müşaviri olarak görev yapıyordu. İki yıl önce « Uluslararası Adalet ve Hukukun Üstünlüğü Enstitüsü » kurulmuştu. Kurucu başkanlığını da ABD ile Türkiye yapıyordu.

MALTA ŞEHİTLİĞİMİZ

Topluca şehitliğimize gidip ziyaret ettik. Şehitliğimiz 1874 tarihinde ve üç aşamada yapılmış. Osmanlı askerlerinin medfun olduğu alan kuşatmada Osmanlı Karargahı olarak kullanılmış. Sultan Abdulaziz tarafından yapımı başlamış. Cuma namazını burada kılıyoruz. Bu tarihte Osmanlı Başkonsolosu olan NAUM DUHANİ bizim camiyi yaptırırken yahudi kabristanını da yaptırmayı ihmal etmemiş. Şehitliğimiz bir İtalyan Mimara yaptırılmış. Bu mimar Hindistanı görmüş fakat Osmanlı mimarisini hiç tanımıyor. Hint ve İran karışımı bir yapı vardı karşımızda. O zaman dediğimiz gibi Osmanlının Malta Başkonsolosu İstanbullu bir Safarad Yahudisi. Bu adam bizim Osmanlı şehitliğini Yaptırırken hemen yanına  etrafı yüksek ihata duvarlarıyla çevrili Yahudi mezarlığı yaptırmayı da ihmal etmemiş.

Şehitliğimizin karşısındaki geniş alan Golf sahası olarak kullanılıyor. 1565 yılındaki malta kuşatmasında Osmanlı ordusunun karargahı bu şimdiki golf alanının yerindeydi. Otobüs durağının adı Ottoman yani Osmanlı. Birinci Dünya savaşı ve 1918 de İstanbulun işgalinden sonra esir alınan Medine Müdafii Fahreddin Paşa gibi komutanlarımız, Ziya Gökalp gibi mütefekkirlerimiz İngilizler tarafından buraya sürgün olarak gönderilmişti. Aralarında vefat edenler oldu, firar edenler oldu, esaret kahrını sonuna kadar çekenler oldu. Fethi Okyar’ın Malta’dan İstanbuldaki karısına yazdığı mektuplar tarihi belge niteliğindedir. 

CEM SULTANIN MALTADAKİ TORUNU

Fatihin sevgili oğlu Cem Sultan taht kavgası yüzünden ağabayi ikinci Beyazıta karşı yaptığı savaşları kaybedince Rodos Şövalyelerine sığınmıştı. Cem Sultan son 13 yıllık ömrünü Rodos, Roma ve Fransada Papalığın esiri-rehinesi olarak geçirdi. Osmanlıya karşı siyasi koz olarak kullanıldı. Papa rehine mukabil Osmanlılardan para sızdırıyordu. 1495 yılında Fransada kahır içinde vefat etti. Başka bir rivayet ; Papalık tarafından zehirlenerek öldürüldü.

Cem Sultanın Rodosa yerleşen tek oğlu vardı ; şehzade Murat. Bir Hırıstıyan hanımla evlendirildi ve Hırıstıyan oldu. 1492 yılında Papa 6. Alexander Onu vaftiz etmişti. Piyerre-Piyer adını aldı.Vaftizden sonra Papalık Prensi ilan edildi.

Devran döndü ve Kanuni Sultan Süleyman Rodosu 1522’de kuşattı ve zaptetti. Hırıstıyan olan Şehzade Murat eğitimle dinine ve Milletine karşı amansız düşman olmuştu. Osmanlıya karşı savaştı ve yakalandı. Kendisine değer verildi. İslama davet edildi. Reddetti. Kanı dökülmeden boğularak edam edildi.

Muradın oğlu olan ve kendisin Muradın oğlu Ceme dedesinin adı verilen Şehzade Cem Malta’ya kaçırıldı. Maltada büyüdü, eğitildi ve vaftiz edildi. Maltada bir Hırıstıyan olarak yaşadı ve öldü.

Tarihçi Murat Bardakçı anlatıyor: Aradan asırlar geçti. Yıl 2001. Cem Sultanın torunları Osmanlı hanedan reisi Osman Ertuğrul Efendi’ye müracaat ettiler. Osmanlı hanedan defterine kaydolmak istediler. « Hırıstıyan oldukları için Osmanlı Soy ağacında yer almaları mümkün değildir » cevabını aldılar. Konu kapandı.

Diğer taraftan Vaftiz edilen şehzadeler kendilerine SAİTUS soy adını aldılar. Saitus daha sonra Sait, Sayd nihayet SAİD oldu.Georg

2001 yılında Maltada yaşayan Cem Sultanın torunlarından GEORG ALEXANDER SAİD, Zammit adında ve 56 yaşında bir Arkeolog idi. Yine Cem Sultanın torunlarından Giuseppe Said Vasello Avustralyada yaşadı.

1522 kışında Rodos fethedildi. 27 aralıkta da Cem Sultanın oğlu Murat kanını akıtarak değil boğularak öldürüldü.  Muradın oğlu Cem’in Maltalı torunu George Alexander Said Zammit. Murat öldüğünde 48 yaşındaydı.

Malta, Rodos ve Vatikan arşivlerinde Muradın oğlu Cem Nikola adıyla Maltaya getirildiği ve burada yaşadığı yazılır. Muradın oğlu Cem de 1536 yılına kadar Maltada yaşadı ve burada öldü.

GOZO

Malta’nın üçte bir büyüklüğündeki adadır. 1565 yılında Osmanlı Donanması Maltayı kuşattığında Şövalyeler sivillerin can güvenliği için halkı Gozo’ya taşıdılar. Gozoya ilk yerleşim bu tarihte başladı. Kuşatmada Maltadan getirilen sivillerin sığındığı yer Citadella kampüsüdür.

Maltanın kuzeyindeki limandan Araba Vapuruyla yani Feribotla topluca Gozo’ya geçiyoruz. Malt ile Gozo arası sadece 10 km. Gozoda boş arazi, taşlık, tepelik olsa da yamaçlarda geniş yeşil alanları görüyoruz. Çevredeki büyüklü küçüklü taşlar toplanıp tarla açılmış ve Gozo’da Seracılık başlamış. Yine yazları evlerinin önünde pancereye veya kaldırıma oturmuş dantel ören kadınları görürsünüz. Geleneksel hatıraları canlı tutmak isterler.

Temel Reisin Köyü de Gozo’da. Bu köyü Holivud kurmuş. Bütün Temel Reis Filimleri burada çekilmiş.

Gozo adasının kuzeyine doğru yürüdük. Dalgaların oyduğu bir jeolojik halka. Adına Vindov diyorlar. Almanca Vindov Pencere demektir. Maltanın her köşesi Katedral ve şapel dedikleri küçük kiliselerle dolu. Katolikler için her mevsim Din turizmi. Malta için iki gün yeter de artar, gerisi kayıp zaman. Mukayese bile bize haksızlık olur. Türkiye Tarihi zenginliğiyle ve Tabiatıyla cennet.

CENTRO KULTURALİ İSLAMİKU

-İslam Kültür merkezi-

Libya lideri Kaddafi’nin 1976’daki resmi Malta ziyaretinde kendi teklifi üzere bu camiyi yaptırdı. Katolikler alacakları petrol hatırına razı oldular. Malta büyükelçiliğimizin katibi Mardinli Halit Bey bizi bu minareli camiye götürdü. Öğlen ve ikindin namazlarımızı seferi ve Cem’i takdim olarak kıldık. İmam hatip okulu muadili -İslamik Skul- Müslüman ailelerin çocuklarına dinlerinin öğretildiği merkez yine burası. Halk vakit, Cuma ve bayram namazlarını burada eda ediyor. Kaddafiye dua ediyor ve rahmet okuyorlar.

Yollar dardı gerçekten. Otelden ayrılırken küçük bir trafik kazası yaşadık. Direksiyonda Süleyman vardı. Durduk ve indik arabadan. Uzlaşmak istedik. Muhatabımız inatçı ve cahil bir Maltalıydı. Cömertce yaptığımız çözüm teklifimize yaklaşmadı. Sana 300 Euro verelim alın gidin polise intikal etmesin dedik. Biraz boya sıyrığı vardı iki arabada da. 600 euro istedi. Anlaşamayacağımızı anladık Polisin gelip müdahale etmesini bekledik. İyi ki polisi beklemişiz. Polis geldi, inceledi ve rapor tuttu. Form doldurdu. Sigortalar aralarında anlaşacaklar kararına varıldı.

Sonra da Osmanlı şehitliğine gidip fatihalar okuduk. Allah cümlesine rahmet eylesin.  

MALTADA ZAMAN DURMUŞ

Uçaktan önce bir pizzacıya uğradık.

Garson sanki uykudan yeni uyanmıştı. Çok yavaş bir servis başladı.

 Gerçi Büyükelçiliğimizde hatırlatmışlardı.

Lokantada yemek geç gelir.

Durakta otobüs geç gelir.

Adli olaylarda polis geç gelir.

Maltada insanların hiç acelesi yok.

Bu haber toplam 234 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • Hayrettin Durmuş: Buhranlarımızın Kaynağı10 Eylül 2024 Salı 11:35
  • Sulhi Ceylan: Arkadaş10 Eylül 2024 Salı 11:33
  • Fatma Güneyin: Gazze’ye Mektup10 Eylül 2024 Salı 11:31
  • Musa Kazım Arıcan: Filozofça bir hayat: D. Mehmet Doğan09 Eylül 2024 Pazartesi 15:52
  • Muhit İsmail Heniyye ve D. Mehmet Doğan Dosyasıyla Raflarda09 Eylül 2024 Pazartesi 13:06
  • Erdal Çakır: Sevmek07 Eylül 2024 Cumartesi 13:53
  • Müslüm Yıldırım: Yaz Mevsimi06 Eylül 2024 Cuma 13:30
  • Nurettin Topçu'nun 'Ahlak' kitabından 50 alıntı05 Eylül 2024 Perşembe 11:27
  • Farabi'nin kaleminden Erdemli Şehir03 Eylül 2024 Salı 11:22
  • Bilinmeyen yönleriyle Fuat Sezgin29 Ağustos 2024 Perşembe 15:54
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim