• İstanbul 15 °C
  • Ankara 16 °C

Dursun Gürlek TYB İstanbul Şubesi’nin Programına Konuk Oldu!

Dursun Gürlek TYB İstanbul Şubesi’nin Programına Konuk Oldu!

Türkiye Diyanet Vakfı tarafından Fatih Camii avlusunda organize edilen 40. Türkiye Kültür ve Kitap Fuarı kapsamında Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi tarafından düzenlenen Kültür Söyleşileri programına Kültür Tarihçisi Dursun Gürlek konuk oldu.

TYB İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı programın açılışında yaptığı konuşmada İstanbul’da yaşayanların kısmı azamı şehrin kültürüne dair herhangi bir bilgiye maalesef sahip değil. İstanbul’un zengin kültürünü yeni nesillere anlatmak ve aktarmak konusunda da çok başarılı değiliz. Bu medeniyet şehrini tarihiyle kültürüyle edebiyatıyla mimarisiyle gençlerimize anlatmak gibi bir ödevimiz var. Bir kutlu emanet olan İstanbul’umuza her zamankinden daha çok sahip çıkmamız gerekiyor. Değişmez ilkedir seven sevdiğine sahip çıkar. Bu sebepledir ki çocuklarımıza önce bu kadim şehri sevdirip aidiyetlerini güçlü kılmamız gerekmektedir. Bu manada yıllardır İstanbul Kültürünü enfes üslubuyla bizlere anlatan Muhterem Dursun Gürlek hocamıza müteşekkiriz, diye konuştu. 

20230407_112331.jpg

Kültür Söyleşilerinin konuğu olan Dursun Gürlek de İstanbul’u tanımaya ulema semti Fatih’ten başlamak gerektiğini hatta önce Fatih Camii’yle ilgili bilgilere vakıf olmak gerektiğini belirterek şöyle konuştu:

Fatih Camii ve çevresini herkesin iyi bilmesi gerekir. Sultan İkinci Mehmet Han" ın yaptırdığı Fatih Camii, İstanbul" da cemaati en kalabalık olan mabetlerin başında geliyor. Bilindiği gibi Fatih, İstanbul" u aldıktan sonra, şehrin ortasına, Havariyyun Kilisesi" nin kalıntıları üzerine, bir cami yaptırıyor ve bu mabed kendi adına izafe ediliyor. Ü çüncü Mustafa zamanında meydana gelen korkunç deprem esnasında, Fatih Camii de, diğer bir çok tarihi eserlerle birlikte yıkılıyor. Adı geçen hükümdar, bugünkü Fatih Camii" ni yeniden yaptırıyor.

Söylemeye ne hacet, tatlı su başı, her zaman kalabalık oluyor. Fetih yadigâ rı olan bu cami de, o muazzam külliyesiyle birlikte tam bir cazibe merkezi haline geliyor. İlerleyen zamanla beraber Süleymaniye ve Fatih semtleri, 'Ulema Semti' adını alıyor. Tabii ki Fatih" in şahsiyeti, ilim adamlarına duyduğu büyük sevgi ve saygı bu konuda büyük bir rol oynuyor. Hayatının en büyük zevkini ilim adamlarıyla bulunduğu sırada tadan Hazreti Padişah, devrin en büyük ve en meşhur ilim adamlarını, edipleri ve şairleri, İran" dan, Turan" dan, Arabistan" dan, Türkistan" dan İstanbul" a davet ediyor. Zamanla bu şehir tam bir 'dâ rül-ulum' (ilim yuvası) haline geliyor. Kılıcıyla maddi anlamda fütuhat yapan hükümdar, kalem erbabına gösterdiği olağanüstü ilgiyle de gönülleri fethediyor.

İşte bütün bu ilmi, edebi ve mimari faaliyetlerin merkezini Fatih Camii teşkil ediyor, dolayısıyla mabet gece gündüz dolup boşalıyor. Peygamber müjdesine mazhar olan Fatih Sultan Mehmet Han" ın kerameti, bugün de her saat, her dakika tezahür ediyor. Şehrin ortasına adeta nur yağıyor. Sultan İkinci Mahmut devrinin alimlerinden ve zariflerinden olan Arif Molla, işte bunun için 'Dört halifeden, sonra ve vakt-i saadetten beri gelen Müslüman hükümdarların içinde Fatih kadar İslam milletine hizmet etmiş başka bir kimse görülmedi' diyerek önemli bir tesbitte bulunuyor. Aynı zatın menakıbnamesinden öğrendiğimize göre, Haremeyn-i Muhteremenyn" in kapı kethüdası olan Hacı Kamil Efendi, de, 'Ben Tunus" ta Zeytuniyye, Mısır" da Ezher, Şam" da Emeviyye camilerini gördüm. İlim ve irfan yuvası olarak ve ruhani güzellik itibariyle Ebu" l &ndash Feth ve" l megazi Sultan Mehmet Han Hazretlerinin camisinin başta geldiğine şahit oldum.' diyor.

Fatih Camiiyle ilgili diğer bir menkıbe ise, kaynaklarda şöyle yer alıyor:

Dördüncü Murat" ın sadaret kaymakamı ve sadrazamı Hafız Paşa, Fatih" te bir cami yaptırıyor. Bir gece rüyasında Fatih" i görüyor. Padişah, 'Niçin benim camiimin yanında cami yaptırıp cemaatini aldın?' diye çıkışıyor ve boynunu vurduruyor. Ahmet Paşa, sabahleyin ilk işi olarak rüyasını tabir ettiriyor. Ne garip bir tecellidir ki, kısa bir süre sonra rüyası gerçekleşiyor. Hafız Paşa, yetmiş gün sonra ölüyor. Gömülürken, mezarının kenarından düşen bir taş Hafız Paşa" nın başını kılıç gibi kesiyor.

Program soru cevap faslının ardından nihayete erdi.

20230407_112335.jpg

Bu haber toplam 326 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim