Görev yaptığı Çarşı Camii’nde ihya edilen kandillerin, kılınan teravih ve bayram namazlarının, okunan mukabelelerin tadı hâlâ damaklardadır...
Emekli olmasına rağmen hayatı hep aynı yoğunlukla geçmektedir. Ancak yaşı ilerlemiş ve yorgun düşmüştür. Valide ve kızkardeşle birlikte Sarıkamış’ın çetin şartlarında tek başına idare etmesi imkânsızlaşınca 2010’da yüzbinlerce ailenin yaşadığını o da yaşamak zorunda kalır ve büyük şehre (Ankara’ya) göçer. Onca yılın hâsılası madde planında tam anlamıyla “hiç”tir. Bir gecekondu ve bir kamyon kasasının yarısını ancak dolduran ev eşyası...
Ankara faslı Fikri hoca için “inziva yılları”dır. Koca bir çınarı toprağından söküp saksıda yaşamaya mahkûm ediyorsunuz, yaşar mı? Daha evvel her iki kulağından geçirdiği ameliyatlar neticesi işitme hassasını büyük ölçüde kaybetmiştir. Bunu da bahane ederek evine, içine kapanır. Artık ne eski çevresi, ne de eski hareketli hayatı... Sadece Cuma’dan Cuma’ya evinden çıkar.
Bu durum onu son derece hızlı bir şekilde yıpratır. Bedeni hızla çöker. 2010 yılında ikinci eşini de (annemizi 1970’te kaybetmiştik) kaybedince büsbütün yalnız kalır. Bir yandan yaşlılıkla, bir yandan hastalıklarla, bir yandan da yalnızlıkla mücadele, zaten iyice yıpranmış olan bedenini büsbütün bitirir.
Nihayet 10 Şubat 2013 günü emaneti teslim eder.
Geride barıktığı, “hoş bir sada” ve “kocaman bir rıza”dır.
İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râci’ûn...
Babamın vefatı dolayısıyla bizzat gelerek ve telefon, gazete ilanı ve mesaj yoluyla taziyelerini ileten bütün dostlara kalbi teşekkürlerimi sunuyorum.
16.02.2013 Milli Gazete































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.