Gerçekten son derece zengin bir birikimin varisleri, dolayısıyla son derece ağır bir yükün muhataplarıyız. Bu birikimi hazmedecek ve o dünyada dirayetle dolaşabilecek insan yetiştirmek zannedildiğinin aksine son derece zordur. Mustafa Sabri Efendi'nin ve Zâhid el-Kevserî'nin Asleyn sahasındaki birikimini yeni nesillere taşıyacak talebelerinin bulunmadığı bir ortam bize başka neyi anlatır ki!?..
Yine de umutsuz değiliz. Yeni yetişen nesiller içinde istikbalde önemli roller üstlenebilecek gençlerimiz var çok şükür. Onların önünü açmak, işini kolaylaştırmak ve sayılarını çoğaltmak mecburiyetindeyiz. Ve bunu yapabilecek durumdayız.
Hem modern dünyanın ahvalinden, hem kendi aslî dünyamızdan haberdar gençler... Edepli, had-hudut bilen, itikadı ve ameli sağlam, kabiliyetli, çalışkan ve azimli...
Bu gençlerin önünü açmak, motivasyonunu artırmak, geleceğin dünyasında onları "ekmek kavgası"na kurban etmemek, yıllarını vererek elde etmekte oldukları son derece hayatî birikimi kendilerinden sonrasına aktarmalarını sağlayacak imkânlar/zeminler oluşturmak bizim elimizde.
Eğitim "pahalı" bir alan. Uzun süre, harcadıklarınızın karşılığını göremediğiniz, hatta "verip unutmak" gibi asil bir ruh durumu ve ufukla göğüslememiz gereken bir alan. Neylersiniz ki, geleceğimiz de burada...
Not: Perşembe günleri Daru'l-Hikme'de yaptığımız Hadis (Mişkâtu'l-Mesâbîh) seminerinin saati 18.00 olarak değişti.
27.12.2012 Milli Gazete































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.