• İstanbul 18 °C
  • Ankara 20 °C

Efkârı, derdi olmayanın bir teklifi de olamaz

Efkârı, derdi olmayanın bir teklifi de olamaz
Bir derdi olmalı insanın. Ulvi bir derdi olmalı. Derdi dünyalık değil ahiretlik olmalı. Derdi ahiretini cennet eylemeli. Derdimiz azığımız olmalı.

Ancak derdimizi her dem diri ve canlı tutacak bir fikrimiz olmalı. “فكر” kelimesi kök anlamı olarak “İşlerin hakikatine ulaşmak için onları irdelemek ve araştırmak” demektir (Rağıb el-Isfahanî, Müfredât, “فكر”, syf: 805, Çıra Yayınları).

Müslümana pasiflik yakışmaz. Müslüman aktif olandır, derdi olandır. Bu derdini beslediği bir fikri vardır ki, bu fikir dert edindiği şeyin hakikatini irdelemek ve araştırmak için ona yol gösterir. İrdelemek ve araştırmak; yani hareket!

Fikir kelimesi aslen Arapça olmakla beraber, Türkçede de yer etmiş bir kelimedir. Hem de çoğulu ile birlikte. Biz efkâr deyince dert anlarız oysa efkâr kelimesi “fikirler” demektir. Ne manidardır Türkçedeki anlamı ile birlikte değil mi? Efkârlıyım çünkü birçok fikrim var. Efkârlıyım çünkü derdimi besleyen fikirlerim var. Fikrimiz yoksa efkârdan da söz edemeyiz. Biz de tüm bunlarla birlikte “efkârımız derdimiz için” diyoruz. Derdimizi diri ve canlı tutan bir fikrimiz var, efkârımız var. Dolayısıyla bunun sonucu olarak da bir teklifimiz var.

Ancak teklif sahibi olanlar ciddi işler başarmışlardır

Sad bin Ebi Vakkas İran’a gittiğinde, İran’ın ileri gelen yöneticilerinden biri ona şöyle der:

- Ey baldırı çıplak adam, burada ne işin var?

Verdiği cevap her an zihnimizde hatırlanası bir önem taşır:

- Bir teklifimiz var, onu yapmaya geldik.

Bir teklif sunabilmek herkesin harcı değildir. Ancak teklif sahibi olanlar ciddi işler başarmışlardır. Bir fikri olmayanın; efkârı, derdi olmayanın bir teklifi de olamaz. Kolay değildir bir teklif sahibi olmak, bu teklifin hakkını verebilmek. Kolay değildir ancak Rabbimin verdiği bereket var.

Mitat Enç’in Bitmeyen Gece romanının kapağında şöyle bir cümle yazıyor: 'Evrenin tüm karanlığı tek mum ışığını bile köreltemez.'

Aydınlığın öyle aktif bir yanı var ki nicelik olarak karanlıkla yarışamayacak durumdaymış gibi gözükse de Rabbimin aydınlığa verdiği bereket sayesinde bütün karanlıklar birleşse dâhi mum ışığı kadar küçük bir aydınlığı bile köreltemez. Yeter ki bizde mum ışığı kadar da olsa aydınlık olabilecek yürek olsun. Aynı zemzem gibi…

Yeter ki bizde zemzem olabilecek cesaret olsun

Bir damla zemzem kirli bir kova suya düştüğü zaman, düştüğü kovada kirlenmek yerine o kovayı zemzem yapana kadar çalışır. Sonunda da kazanan zemzem olur. Bir damla zemzeme karşı bir kova kirli su. Kirli suyun hacmini çok daha fazla düşünebiliriz. Yeter ki zemzemimiz olsun. Zemzemin aktif, hareketli yapısına karşın kirli suyun çokluğunun hiçbir önemi kalmaz. Bu nicelik değil nitelik işidir. Yeter ki bizde zemzem olabilecek cesaret olsun.

Devamı: https://www.dunyabizim.com/mercek-alti/efkri-derdi-olmayanin-bir-teklifi-de-olamaz-h17799.html

Bu haber toplam 469 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim