Kılıçdaroğlu'nun (ya da Baykal'ın, ya da Sarıgül'ün, ya da şunun bunun) kazanması ufukta görünseydi, ya da bu konuda en ufak, ama en ufak bir umutları olsaydı gene de bu sisteme bu kadar kesin karşı çıkarlar mıydı?
Hiç sanmam.
Türkçe konuşalım ve de ikiyüzlülük etmeyelim. Başkanlık sistemi, bu halkın "güçlü yönetici" sevgisine ve arayışına uygundur.
Osmanlı devleti de altı yüz yıl başkanlık sistemiyle yönetildi denilebilir hani!...
Atatürk ve İnönü, yani Ebedi Şef ve Milli Şef dönemleri, bal gibi "adı konulmamış" başkanlık sistemi dönemleridir.
Aksini iddia ediyorsanız, bana kırklı yılların başbakanlarının, diyelim bir Refik Saydam'ın, bir Hasan Saka'nın, bir Şemsettin Günaltay'ın olumlu ya da olumsuz bir tek "marifetini" söyleyin.
Söyleyemezsiniz, çünkü "yukarıda" İnönü vardı ve herşey onun iki dudağının arasındaydı, o adamlar o koltukta şeklen oturuyorlardı. Bu o kadar böyleydi ki, bir zamanlar Şemsettin Günaltay adında bir başbakanımız olduğunu meslekten siyasal bilimciler bile ha deyince hatırlamazlar.
"Bizim kafamıza uygun bir adam gelmeyecekse başkanlık sistemine hayır... Bizim parti bir türlü kazanamıyorsa parlamentarizme de hayır, asker gelsin halkı eğitsin"... Bu, terbiyesizliktir!
18.05.2012 Sabah































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.