Bunu dönem dönem yaparlar: Kaybettikleri seçimlerde "şaibe" kuşkusunu uyandırmak... Hep kaybettikleri için de hep yaparlar.
Eskiden seçimden sonra yaparlardı, bu sefer seçimden aylar öncesinden başladılar.
Amaç, AKP'nin kazanacağı besbelli olan seçime gölge düşürmek. Bunun bir işlerine yaramayacağını da bilirler ama hiç olmazsa "tuttukları" partinin hezimetini müşterilerine makul gösterebileceklerini umarlar.
Ki, okuyucularını bir dört yıl daha oyalayabilsinler.
Ne de olsa ekmekleri keklerdendir...
İşte şimdiden giriştiler: Tutanaklar eksik ya da yanlış düzenleniyormuş, "mükerrer" oy kullanılıyormuş, bazı seçmenler kütüğe kaydedilmiyormuş, sonuçların bilgisayara geçirilmesi sakatmış, malum terane...
Eskiden bu, seçim kaybeden kifayetsiz muhteris için bir ağlama fırsatıydı, şimdi artık "demokrasi sandık demek değildir" soytarılığına bir kılıf.
Bu ülkede bir tek şaibeli seçim olmuştur, o da 1946 yılında CHP'nin kazandığı ilk ve son seçim.
Oylar açık atılmış, gizli sayılmış (yani bugünkü uygulamanın tam tersi), oyları sayanlar bizzat CHP yetkilileri olmuştur. Bununla da yetinilmemiş, sandık başlarına üniformalı jandarma dikilerek korku yaratılmış, bununla da kalınmamış, oyunu atmak üzere elini zarfa götüren vatandaşa alenen "reyini o Celal Bayar denilen hırsıza mı vereceksin" diye müdahale edilmiştir!
Yazının devamı için: http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ardic/2013/08/23/zavallilarin-son-numarasi































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.