• İstanbul 18 °C
  • Ankara 13 °C
  • İzmir 18 °C
  • Konya 15 °C
  • Sakarya 17 °C
  • Şanlıurfa 23 °C
  • Trabzon 18 °C
  • Gaziantep 18 °C
  • Bolu 10 °C
  • Bursa 15 °C

Ercan Yıldırım'dan: Gezi Parkı: entelektüel iflas, konformizm, komplo…

Ercan Yıldırım'dan: Gezi Parkı: entelektüel iflas, konformizm, komplo…
Gezi Parkı eylemleri benim açımdan çok faydalı oldu. Bir çok meselenin vuzuha kavuşmasına yardımcı oldu eylemler.
devamında Başbakan’ın ABD gezisi ve Gezi Parkı olayları patlak verdi ki, meselenin Türkiye’nin Suriye’de aktif olarak yer almakla ilgili olduğu açığa çıktı.
Tamam, IMF’yı kovanların başına aynen Menderes gibi işler gelebiliyor.
Ekonomisi G8’lerden sonra gelen Türkiye’nin büyüdükçe “söz dinlemez” tavır göstermesi, tüm kesimlerin bir araya gelmesini sağlamıştır.
Mahir Kaynak 25 Mayısta Başbakan’ın üslubu üzerinden başlayacak operasyonu haber vermişti.
Başbakan bütün bu organize eylemleri önceden bildiği için bir adım geri atmadı.
Beyaz Türkler Lümpenlerle El Ele
Biz Türkler eylemlere çok sert başlar fakat bir iki gün içerisinde hemen bitiririz.
Gezi Parkı eylemleri o derece sistematik ilerledi ki, “Türklere özgü” olmaktan çıktı. Üstelik organizasyon twitter üzerinden yapılmıştı.
Eylemler, açlık, yokluk, zam, yoksulluk için yapılmıyordu.
İşçiler, baldırı çıplaklar, esnaf çıkmıyordu yola.
Nişantaşı, Cihangir, Bağdat Caddesi, Ümitköy, Konutkent, Çankaya ahalisi, lümpenleri devreye sokarak eylem yapıyordu.
Türkiye’de sokaklar, açlık, yokluk için karışmadı; bilakis refaha bağlı artı talepler insanları yollara döktü.
İslami kesimden birçok kişi, bu komploculuğu eleştirerek, hadiselerin “normal” bir vatandaş tepkisi olduğunu söyledi.
Sosyolojik bir vakıa ile karşı karşıya olduğumuz üzerine makaleler çıktı.
Hatta Türkiye’de ilk kez farklı “aidiyet”lerden kişilerin yeni bir sınıf, orta sınıf teşekkül ettirdiğini söylediler. (Bu konuda Umran Dergisi’ne oylumlu bir makale yazıyorum.)
Fakat onların bu teorileri, eylemleri bilindik sol grupların devralmasıyla “çöktü.”
Yoldaşlar Sosyal Medyada
Gezi parkı olaylarında bilim çöktü, sosyoloji çöktü, psikoloji iflas etti, olayları normal gören anlayış kaybetti, örgütsüz halk ve gençlik hareketi diyen “kendiliğindenlik” yargıları çöpe atıldı.
En çok da, Kemalizmin, dinamiklerini kaybetmemiş kesimlerin bu vesileyle Müslümanlara ve İslam’a olan yargılarını, sindirilmiş duygularını anlamayan İslamcıların onlara verdiği destek unutulacak gibi değildi.
Eylemlere katılanları kastetmiyorum.
Evinde, sosyal medya üzerinden tarih dışına çıkmış, muhaliflik adına gâvur sempatizanlığı yapanları söylüyorum.
Yola çıkmak için önce yoldaş biriktirmek gerekir – miş.
Herkesin kendi hesabı var – mış.
İslamcılar, bu olaylarda çok sık kullandığım gibi, şerit çizgisinden giden taksici misali, olayların gidişatına göre hemen şerit değiştirdiler.
Türkiye’de İslami dönüşümün gerçekleşmesinin imkânsızlığı, insan kalitesinin düşüklüğündendir.
Müslümanlığımızdaki çapsızlık, Türkiye’nin İslami dönüşüm geçirmesinin önüne geçiyor.
Bunlar çok net görüldü.
Görünen başka şeylerde vardı.
Statükonun Sürekliliği
Mesela statüko. Devlet kim ne derse desin, Türkiye’de yerleşik nizam bir şekilde varlığını ve gücünü hissettiriyor. Cumartesi günü CHP’lileri Kadıköy mitingini iptal ettirip, Taksim’e yollayan irade, hadiselerin kitleselleşmesini engelledi ve marjinalleştirdi, ip ondan sonra koptu.
Küresel medeniyet, Türkiye’de istikrar için emek verdi.
Türk milleti biraz da muhafazakârdır, istikrarı sever, başka açıdan bakarsak hemen herkesin kredi borcu var en azından onların ödemesi bitene kadar kargaşa istemez.
Bunu algılayacak bir kanaat önderimiz bile yok.
Entelektüel Kalkışma
Gezi Parkı’na katılan, destekleyen 14 kesim tespit ettim, Umran’daki yazıda bundan bahsedeceğim.
Sosyal medyayı kullananların büyük çoğunluğu, Gezi Parkı eylemlerine destek verenlerin umumisini gazeteci ve sanatçı taifesi oluşturdu. Hadi sanatçılar ve büyük finans kesimi yenilerde çıkan vergi yasasına da tepki duyuyor ve Türkiye’de iktisadi bölüşümün “artık eskisi gibi olmamasına” tepki gösteriyor da gazetecilere ve entelektüellere ne oluyor?
Ben Gezi olayları için “entelektüel kalkışma” diyorum.
Çünkü Hükümet icraatlarıyla, Küresel medeniyet kültürüyle düşünme ve ifade etme alanını pozitif manada daralttı.
Kimse yazısını yazmada, sözünü söylemede engellenmiyor.
Hakkında dava açılmıyor..
Yüzlerce sivil toplum kuruluşu var ve orada herkes kendini gösterebilir.
Fakat mesele tam da burada zaten.
Konuşulanlar, yazılanlar, söylenenler iktidara ve küresel kültüre etki etmiyor, onların icraatlarına yardımcı olmuyor, katkı sağlamıyor.
İktidar ve Küresel kültür entelektüellerden fikir alma ihtiyacı hissetmiyor, dinliyor, eyvallah diyor ama icra esnasında kendi bildiğini okuyor.
Gazeteciler iktidara muhalif olduğu halde gazete idaresi yüzünden, kendi kimliği doğrultusunda yayın yapamıyor.
Zamanın ruhu buna müsaade etmiyor.
Herkes söyleyeceğini bağıra bağıra söylüyor ama karşıdan bir eko bile gelmiyor.
Küresel kültür, bilgiyi, hakikati, irfanı yönetime katmayarak, sessiz kalarak adeta çıldırttı.
Gezi olaylarından sosyolojik olarak yapılacak tek çıkarım bu olabilir belki.
Entelektüel cinnet.
Cumhuriyet tarihinde ilk kez aydınlar, romanları çok satmasına, çok para kazanmalarına, ekonomik kriz yaşamamalarına rağmen isyan ettiler.
İktidardan daha donanımlı olmadıkları için sadece “gaz”ları alınmış oldu.
Bu haber toplam 650 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim