Sözünü dolandırmadan söyleyen, lafı gediğine koyan insanları seviyoruz. 'Dobra' sıfatını hak etmeyi hepimiz istiyoruz. Ama dobralık hem bazılarımızda yaratılış gereği mümkün olmuyor hem de sanıldığı gibi kolay değil. İnsan ilişkisinde her tavrın, her tutumun denge ve ahenk içinde olması, sınırlarını taşmaması gerekiyor. Nasıl olsa dobralık iyi diye, neyi ne zaman söyleyeceğimize dikkat etmezsek, ağzımızda bakla ıslanmazsa, bu kez bizi çiğ, patavatsız insan olma tehlikesi bekliyor. İnsan ilişkisinin adeta bir müziği var, yanlış nota bastın mı, zırt diye kendini ortaya atıvermiş ve tabii komik de olmuş oluyorsun. Ölçüye, dengeye, zamanlamaya, usule, adaba ve erkana hep dikkat etmeye mecburuz.
Sözü dolandırmayalım, usulü dairesinde derdimizi arz edelim. 'Yaz saati' uygulamalarından mustarip epey insanımız var. Çok faydamıza değilse ve üstelik yaşam kalitesi, insani gelişme umurumuz haline gelmişse, uygulandığı tüm ülkelerde tartışılan 'yaz saati'ni düşünmeliyiz.
Bizim gibi düşünen Enerji Bakanlığı 2008'den beri bu konuyu ciddi biçimde ele aldı, anketler, çalışmalar yaptı. (Meraklısı, bu fevkalade çalışmalara http://www.enerji.gov.tr/tr/anket_dokuman/Ileri_Saat_Uygulamasi.pdf adresinden ulaşabilir.)
Yazının devamı: http://yenisafak.com.tr/yazarlar/ErolG%C3%B6ka/saatlerle-oynamayi-birakabilecek-miyiz/40487































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.