İlk kez, ‘andımız adındaki şu şey kaldırılsın’, ‘19 Mayıs artık statlarda kutlanmasın’dendiğinde de benzer bir çalkalanma yaşanmış, konuyu kasıtla köpürtenlerle, ağzı samimiyetten köpürenler birbirine karışmıştı.
Hatta ve hatta bir eski zaman alışkanlığıyla ‘genç subaylar’ dahi ‘rahatsız’ olmuş, her zamanki gibi durumdan vazife çıkaran Hürriyet coşmuş, Cumhuriyet’in genel yayın yönetmeni Mustafa Balbay ise kışladan manşet geçmişti.
Neyse.
Son on yıla dair yapılacak bir değerlendirmede en başta söylenmesi gereken şey hiç kuşkusuz; Türkiye’nin yapısal ve zihinsel bir dönüşüm geçirdiğidir.
Bu dönüşümü önceki 80 yıldan ayıran; devlete değil topluma, aygıta değil insana güvenen, siyaseti siyasetçilerin değil toplumların belirlediğine inanan benim gibileri gelecek
Bugün toplumun kahir ekserisi ayrımcılığın, ırkçılığın, militarizmin, totalitarizmin son bulmasını istiyor. Meclis’e bireyi önceleyen, eşitlikçi ve özgürlükçü bir anayasanın
Nihayetinde kimi aksaklıklar, yalpalamalar olsa da anayasa süreci de, yapısal dönüşüm de sürüyor.
Zihinsel dönüşümün toplumun tüm katmanlarında yaşanabilmesi ise
Tüm toplumun kuşaklar boyu ‘ideolojik ve doktriner bir torna’dan geçtiğini, bazılarımızın ezberletilmiş bilgi dışına çıkamadığını ve haliyle ‘ilkokul öğrencisi seviyesinde kalmış yetişkinler’ olduğunu unutmamak gerekiyor.
Evet, hala uygun adım yürüyeni gördüğünde gözleri yaşaranlar var bu toplumda.
Ama artık ‘höt’ diyene hazır ola geçen bir toplum’ da değiliz
Yavaş yavaş da olsa büyüyor, akıl baliğ oluyoruz.
Her 19 Mayıs’ta gençlerimizi
Gün gelir çocuklarımızı tek örnek üniformalar içine tıkıştırmaktan da, güne neşeli şarkılar yerine ant içerek başlamaya zorlamaktan da kurtuluruz.
Gün gelir ‘gençliğe hitabe’nin aslında ne dediğini,































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.