Fahri Sarrafoğlu: Anadolu topraklarında ikinci "Hoca Ahmet Yesevi" kimdir?

Fahri Sarrafoğlu: Anadolu topraklarında ikinci "Hoca Ahmet Yesevi" kimdir?

Türk dünyasının İslamiyet ile tanışmasına nasıl ki ünlü Türk mutasavvıfı Hoca Ahmet Yesevi sebep olmuşsa Anadolu topraklarının özellikle Doğu Anadolu Bölgesinin tasavvufla tanışmasına vesile olan da Ahmed-i Hani hazretleridir.  Kendisi Hoca Ahmet Yesevi öğretilerini takip etmiş, Nakşibendi eğitim metodunu uygulayarak binlerce insanın gerçek tasavvufla tanışmasına öncülük etmiştir. İşte bundan dolayı Ahmed-i Hani hazretleri için ikinci Hoca Ahmet Yesevi denmektedir.

İLİMDEN DAHA BÜYÜK MERTEBE YOKTUR

Doğubeyâzid bölgesinde yetişen büyük bir İslâm âlimi ve arifi, çok önemli şair ve filozofudur. İslâm irfanının on yedinci yüzyıldaki büyük yıldızı Ahmed-i Hânî muttaki, dinî ilimlerde yüksek derece ilim ve fazilet sahibi hâkim ve edip bir zattır. Hicri 1061, Miladi 1651 yılında doğdu. Babasının adı İlyas'dır. Hânî lakabını Hakkâri yakınlarında bulunduğu söylenen Han köyünden veya burada yaşayan Hânî aşiretinden ya da mensubu olduğu Hânîyan ailesinden aldığı tahmin edilmektedir.

Ahmed-i Hânî, Doğu Anadolu'nun birçok bölgesini dolaşarak Arapça, belagat ve dinî ilimleri okudu; ayrıca astronomi ile ilgilenmiştir. Dinî ilimler başta olmak üzere zamanın edebiyat dünyasındaki ilimlerine genç yaştan itibaren vakıf olmayı başarmış ve yaşadığı dönemin kültür, edebiyat ve düşünce dünyasına damgasını vurmuştur. Hicrî 1081 yılında daha yirmi yaşında iken Beyazıt’ta Divân Kâtibi olarak tayin edildi. Daha sonra o görevden ayrıldı ve kendisini ilme adadı.

Hânî’nin “Şeyhlik, Sofilik ve keramet, ilim okumak ve onunla amel etmektir/ kuşkusuz halvet yerin okuduğun hücren, tarikatın ise şeriattır.” dizeleri meşrep ve mesleğinin ilim olduğunu ifade etmektedir.

HEP HALKIN İÇİNDE OLMUŞ
Her ikisi de sadece dinî konularla ilgili irşatlarda bulunmamışlardır. Aynı zamanda içinde yaşadıkları toplumun sosyal, siyasal, ekonomik durumları ile de ilgilenmiş, zamanının baskıcı ve zalim otoritelerine karşı halkı uyarmış, onların haklarını savunmuş, insanların sosyal ve siyasal sorunları konusunda muhtelif çözüm önerilerinde bulunmuş ve bu konularda da halkı yönlendirmişlerdir.

Kur’an ve Sünnet’e ters te’vilerle tevil edilen hususlar bulunmamaktadır. Bu da onların hakikat, tarikat ve şeriat birlikteliğini, zahir ve batın bütünlüğünü savunduklarını göstermektedir. Yani her ikisi de şeriat-tarikat birlikteliğini esas almışlardır. Şeriata aykırı tarikat anlayışı ile tasavvuf ve zühdden arî kuru bir şeriat düşüncesini kabul etmemişlerdir

KÜRTÇE –ARAPÇ SÖZLÜK HAZIRLADI
Ahmedi Hani, Nûbihara Biçûkan (1683) adlı 954 Arapça sözcük içeren eserini çocukların Arapça dersleri öğrenmelerine yardımcı olmak  için hazırlamış ve bu eserini neden yazdığını şu şekilde ifade etmiştir. “Bu sözlüğü Kürt çocukları ilmi öğrendiklerinde, okuduklarında zorluklarla karşılaşmasınlar diye çıkarttım”  Bu eseri Kürt âlimleri tarafından çok beğenilmiş medreselerde Arapça öğretimi için de bir ders kitabı olarak kabul görmüş, Cumhuriyet döneminde bile Kürt medreselerinde bu eserin okutulmasına ve ezberletilmesine devam edilmiştir.

Devamı: https://www.yenisoz.com.tr/yazarlar/anadolu-topraklarinda-ikinci-hoca-ahmet-yesevi-kimdir--5477/

Bu haber toplam 160 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim