Biraz sonra size İstanbul'da bir Anadolu lisesinde mesleğine aşık, okuma heyecanına sahip, bu heyecanı öğrencilerine geçirmekte mahir bir öğretmenin "okuma ödevleri"ni sunacağım.Hatırlarsınız bu köşede yabancıların işlettiği bir kolejde öğrencilere verilen okuma şevki,zevki ve aşkından biraz da kıskanarak bahsetmiştim.
O yazıdan sonra Türkiye'nin dört bir tarafından öğretmenler aradı. Kendi yaptıkları projelerden bahsetti. Tavsiye beklediklerini söylediler. Ama birkaç öğrenci öğretmenlerinin verdiği okuma ödevlerinden bahsetti. Öğrenciler aynı okuldan ve aynı öğretmenden birbirlerinden habersiz olarak bahsediyorlardı.
Öğretmenin ve okulun adı bende saklı. Neden saklı? Çünkü öğrencileri hocalarının isim olarak ortaya çıkmak istemeyeceğini söylediler.
Okumaktan zevk alan bir öğretmen bakınız öğrencileri için okumayı nasıl zevkli ve heyecanlı hale getiriyor:
"Yarın okulumuzda bir sergi var. İhsan Oktay Anar'ın Suskunlar kitabının sergisi. Serginin adı: 34 Fotoğrafta Suskunlar'ın İstabul'u. Hocamız bizden romandan bir cümle seçmemizi istedi. Seçtiğimiz cümleyi fotoğraflamamızı.Ben mekan seçtim.(Öğrencinin kimliği belli olmasın diye mekanın adını vermiyorum.)Eminönü'ne gidip fotoğrafını çektim.Fotoğrafın altına romanda geçen cümleyi yazdım.Bazı arkadaşlar romanda geçen bir cümleyi seçip onu temsil eden bir fotoğraf çekmeye çalıştı.Yenikapı Mevlihanesinin sokağında günlerce cümlemiz için fotoğraf karesi oluşturmaya çalıştık.Çok zevkli idi."
"Ben en çok Benim Adım Kırmızı'nın ödevini hazırlarken zevk aldım.Her birimiz bir minyatür fotokopisi getirdik.Minyatür üzerine sunum yaptık."
"Semerkant romanında hocamız bize romanın içinden bir takım isimler ve terimler verdi: Rubai, Ömer Hayyam gibi.Terimler ve isimler üzerine sunum yaptık."
Türkiye'nin dört bir tarafında işine aşık öğretmenler olduğunu biliyorum. Ne ki kullandığımız teknoloji gereği güzel hikâyelerden/güzel haberlerden /örnek davranışlardan haberdar olmuyoruz/olamıyoruz.
En azından bu köşeyi güzel haberlerin emrine amadeye kılmaya çalışalım. Gayret bizden tevfik Allah'tan.
Güzel haberlerinizi bekliyorum velhasıl.
II-
Çarşamba günü yayınladığım yazıya çok ilginç mektuplar geldi. Hepsini yayınlamak isterdim. Belki başka bir vesile ile gündeme getiririm.Ancak Kütüphaneciler Derneği Başkanı Sayın Ali Fuat Kartal'ın eleştirileri ve teklifleri önümüzdeki eğitim yılı için muhakkak üzerinden durulması gereken konuları ele aldığı için özellikle Milli Eğitim Bakanımızın dikkatine sunmayı bir görev bildim.
Sayın Fatma Barbarosoğlu;
Bugünkü yazınızı ilgi ile okudum ve gündem bu kadar yoğun iken kütüphane konusunu ele aldığınız için ayrıca teşekkür ederim
Okul Kütüphaneleri eğitim ve Öğretimin bölünmez bir unsuru olmasına rağmen, bu kadar ihmal ettiğimiz bir kütüphane türü yok.
Her yıl değiştirilen eğitim sistemi ile eğitimi ne kadar ciddiye aldığımızı sanırım okul kütüphanelerinin bugünkü durumu ile de izah edebiliriz.
Eğer eğitim sistemimizi düzeltmek istiyorsak, önce okul kütüphanelerinden başlamalıyız diye düşünüyorum.
Bunun için ise;
Sayın Barbarosoğlu, sonuç olarak Sayın Bakanın söyledikleri çok doğru şeyler bunun için Sayın Bakan kendi bakanlığının "Okul Kütüphaneleri Yönetmeliği'nde yer alan koşulları sağlanması halinde sorunun büyük kısmı çözülmüş olacaktır.
Saygılarımla/Ali Fuat KARTAL/Türk Kütüphaneciler Derneği Genel Başkanı
01.06.2012 Yeni Şafak






























Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.