• İstanbul 16 °C
  • Ankara 9 °C
  • İzmir 12 °C
  • Konya 10 °C
  • Sakarya 12 °C
  • Şanlıurfa 19 °C
  • Trabzon 15 °C
  • Gaziantep 10 °C
  • Bolu 8 °C
  • Bursa 10 °C

Fatma Güneyin: Gazze’ye Mektup

Fatma Güneyin: Gazze’ye Mektup
Ne kadar isterdim, sana, bağrında yetiştirdiğin zeytinlerin kadar barış vadeden, portakalların kadar güzel kokan, limonların kadar ferahlatan ve mavi denizin kadar umut estiren bir mektup yazmayı…

 Ne var ki kendi toprağında sen nasıl mülteci isen, ben de kendi kalemimin mültecisiyimÖnce Rabbime sığındım sonra da kalemime… Sığındım çünkü bu dünya senden sonra neşe dolu hayallere müsaade etmez oldu. Umutlara yer bırakmayacak kadar karardı ve hâlâ başımızı kaldırmış beklemekteyiz bir barış güvercini havalanır mı bir gün, uçar mı özgürce kanatlarından vurulmadan…

Ah güzel Gazze! 76 yıllık bir zulmün kapkara tortusu, kalpleri parçalamaya yetecekken heyhat yetmedi. Evlerini terk etmek zorunda kalan hiçbir Filistinlinin göğsünde sakladığı acı da demir anahtarlar da zalimin taşlaşmış kalbinin kilidi olamadı. Bir yudum esenlik, bir lokma afiyet ararken mücahitlerin, Refah’ın kapısına dayandı postallı korkuluklar. Ne yazık ki Refah, zulümlere ve acılara sınır kapılarını kapatamadı. O zaman anladık 7 Ekim’de bambaşka bir dünyaya uyandığımızı. Sahi güzel Gazze, nasıl her şey aynı kalabilirdi ki? Dünya yüzünde nefes alan herkesin kendisini büyük bir yol ayrımında bulması gerektiği bir noktada; Hak’la batıl, vicdanla akıl arasında seçim yapması gerektiği bir noktada her şey nasıl olduğu gibi kalabilirdi? Uyuyanların daha derin bir uykuya daldığı, uyanmak isteyen ruhların ise dirilişe gözlerini açtıkları bir sabahta her şey nasıl değişmeden kalabilirdi?

Firavunvari güçler günbegün bir cenazeye çevirirken senimasum çocukların annelerinin kokusuna doyamadan enkazlar altında can verirken ve sen, şehitlerini saf saf Cennet’e uğurlarkenutançtan bir duvar çöktü insanlığın omuzlarına. Sen, Peygamber emaneti güzel Kudüs’ün için oluk oluk kan dökerken, şimdi ağlama duvarının önünde insanlık ağlamalı değil miydi? Körleşmiş ve köleleşmiş bunca insan yığını dünyayı sarmışken, ah onurlu şehir Gazze, bir sen mi çok gelmiştin sanki bu dünyaya? Bir sen mi çekmeliydin çileyle yoğrulmuş bu yükü? Bir sana mı kalmıştı sanki vicdanını satmış insanların yüzüne imanının yüceliğiyle tükürmek?

Bu haber toplam 510 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • Yavuz Bülent Bakiler, son yolculuğuna uğurlandı30 Eylül 2025 Salı 08:37
  • Güz Sonatı29 Eylül 2025 Pazartesi 13:14
  • Fatma Gülşen Koçak Hz Hatice’yi Anlattı23 Eylül 2025 Salı 11:20
  • Bursa: Şiir Şehir17 Eylül 2025 Çarşamba 12:09
  • Selim Cerrah Cihannüma Genel Başkanı oldu16 Eylül 2025 Salı 13:43
  • Genç Birikim dergisinin Eylül 2025 (279'uncu) sayısı çıktı.15 Eylül 2025 Pazartesi 11:47
  • Kaybettiğimiz Meçhul; Kendimiz11 Eylül 2025 Perşembe 14:21
  • Yaşayan Dil-Yaşatan Dil11 Eylül 2025 Perşembe 12:08
  • Modern Dünya İnsanın Hikayesi: Yokuşa Akan Sular10 Eylül 2025 Çarşamba 13:39
  • Şiir Ezber mi Bozacak Rahatsız mı Edecek?08 Eylül 2025 Pazartesi 10:43
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim