İslâm Dünyası’nda siyasi yüzler neredeyse bütünüyle değişti; hem de kısa sürede...
Demokratik Avrupa ülkelerinin ‘Arap Baharı’ ile bir ilgisi yok; ancak orada da az zamanda çok büyük değişiklikler kaydedildi, kaydediliyor. Önce kıtanın kuzeyinde esmeye başladı değişim rüzgârı, ardından Akdeniz’e indi, şimdilerde de‘eski Avrupa’ üzerinde etkisini hissettiriyor... İspanya’da (Zapatero), İtalya’da (Berlusconi), İngiltere’de (Blair-Brown), Fransa’da (Sarkozy), Yunanistan’da (Papandreu) gibi her daim görmeye alıştığımız isimler yerlerini yeni simalara bıraktı.
Vaktiyle Sovyet Bloku içinde yer alan ülkelerde zaten taşlar tam yerli yerine oturmadı; bazı ülkelerde bir süreliğine ülkeyi yönetme hakkı kazanmış partilerden şimdilerde esamisi okunmayanlar bile var. Post-Sovyet döneminin ünlü isimleri daha önce hiç tanınmayan yüzlerle yer değiştirdi...
Sözün kısası şu: Bugünün dünyasında, özellikle siyaset alanında, en geçerli olan kural değişim... Değişimin hızı da arttı; eskiden on yıllık dönemlerde gerçekleşirdi siyasi değişimler, şimdilerde insanlara iktidar beğendirilemiyor. Yunanistan’da seçim üstüne seçim yapılması, İngiltere’de henüz yeni sayılacak iktidarın suyunun ısınması, Rusya’da başkan seçilen Putin’e yönelik protestoların artması gözlerden kaçmıyor.
Moda düşkünlüğü mü? Ayran gönüllülük mü? Tatminsizlik mi? Artık ne derseniz deyin, tarihin akışı hızlı değişimden yana...
Geçen yıl ABD’de başgösteren ‘Occupy’ (işgal et) hareketlenmesi etkisini yeni kıtayla sınırlı tutmadı, pek çok Avrupa başkentinde de kitle gösterileri biçiminde kendini belli etti. Moskova’da bile...
Bir yönüyle demokrasinin krizi bu, bir yönüyle de yeni arayışları gündeme taşıyan bir belirsizlik...
Şikago’da Cumhurbaşkanı Gül’e “Ne çok sima değişmiş” hayretini yaşatan bu gerçek işte...
23.05.2012 Star






























Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.