Taliban, Mezar-ı Şerif'i tamamen ele geçirdikten sonra da şehirdeki yüzlerce Özbek, Tacik ve Hazara erkeğini vahşice öldürmüş, özellikle de İran'a yakın Şii Hazaraları hedef seçmişti. Bunu yaparken Hazara evlerini basmış gençleri ve çocuk yaştakileri de katletmişti. Bu katliamlar o zaman BM İnsan Hakları Komisyonu tarafından da belgelenmişti.
İran ile Taliban bu saldırı ve diplomat katliamından sonra savaşın eşiğine gelmişler, İran, Afganistan sınırına 70 bin askerle yığınak yapmıştı. Sonraları BM devreye girmiş, muhtemel savaş önlenmişti. 1999'da da taraflar görüşmüşler; ancak bundan herhangi bir olumlu sonuç çıkmamış, ilişkiler düzelmemişti. Bundan sonra da İran Taliban'la mücadele eden Kuzey İttifakı denen muhalif gücü desteklemişti. Hatta 2001'deki Amerika'nın Taliban operasyonu sırasında özel kuvvetleriyle Kuzey İttifakı'na yardım etmişti. Bu bilgiler elbette yakın tarihî bilgiler; ama bunları bilmeden, hatırlamadan da İran-Taliban ilişkileri de anlaşılamaz. Bu bakımdan bunları hatırlatmış oluyoruz bugün.
Taliban devrildikten sonra da İran yerini alan Karzai yönetimi ile yakın ve iyi ilişkiler tesis etmiş, bu yönetimi desteklemişti. Geçen hafta yapılan Pakistan-Afganistan-İran üçlü zirvesinin ortaya koyduğu gibi bugün de bu destek çeşitli şekillerde ve boyutlarda devam ediyor. Bu çerçevede iki ülke bir süre önce askerî işbirliği anlaşmaları da imzalamışlardı. Kısacası, İran-Afganistan ilişkileri bugün iyi durumda sayılır.
Ne var ki, bu durum İran'ın Karzai yönetiminin her hareketini, her çabasını desteklediği, her şeyden memnun olduğu anlamına da gelmiyor. İran özellikle Karzai yönetiminin Amerika ile yürüttüğü strateji ortaklık ve güvenlik anlaşması sürecinden oldukça rahatsız görünüyor. Bu çerçevede Amerika, Afganistan'daki askerî varlığına 2014'te son vermesinden sonra ülkede birtakım üsler ve 20-30 bin civarında askeri belirsiz bir süre bulundurmak isterken İran bunu asla istemiyor, Karzai yönetimini ve Afgan meclisini bu konuda etkilemeye çalışıyor.
İran'ın bu tavrının sebebi gayet açık ve net: İran, batısında kendisi için sürekli bir askeri tehdit ve baskı unsuru olacak Amerikan askeri varlığı ve üslerini istemiyor, kendisinin buradan izlenmesinden de son derece rahatsız. Nitekim geçen aralıkta İran'ı izleyen CIA'e ait Amerikan insansız casus aracının İran içlerinde düşmesi ya da düşürülmesi İran'ın bu kaygısında haklı olduğunu ortaya koymuştu.
İran bu sebeple, Afgan meclisinden söz konusu anlaşmanın çıkmaması için elinden geleni yapıyor. Milletvekillerini kendi yönünde etkilemeye çalışıyor. İran, Afganistan'da birçok alanda da nüfuz ve ağırlık tesis etmek için olağanüstü çaba sarf ediyor. Para dağıtıyor, başka şeyler yapıyor. Bunları belki başka bir gün yazarız.
Bu arada bazı haberlerde İran'ın kadim düşmanı; ama aynı zamanda Amerika'ya kendisi kadar düşman olan, ülkede Amerikan askerî varlığına karşı Taliban ile yakınlaşma çabaları içine girdiği, hatta dolaylı temaslar da bulunduğu da söyleniyor. İran, muhtemelen bunları reddedecektir; ama söylentiler de, haberler de ortada duruyor. Belki haberler de doğru, kim bilir. Ayrıca, Amerika, Pakistan ve Karzai yönetimi Taliban ile temas halindeyse, İran niye olmasın?
Bütün bunlar bize, Afganistan'da cereyan eden stratejik oyunun ve yapılan hesapların ne kadar kaygan ve değişken bir zeminde cereyan ettiğini açıkça gösteriyor velhasıl.
23.02.2012 Zaman































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.