Almanlar erken farkediyorlar böyle tehlikeli halleri, biz galiba biraz ağırdan alıyoruz. İnternet bağımlılığının "hastalıklaşma" evresini epeyce gerilerde bırakan epeyce insan görüyorum ben çevrede. Doğal ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli sayılı dakikalar dışında internetin başından hiç ayrılmayan epeyce insanımız var bizim. Hatta televizyonuyla, cep telefonuyla, konvers ayakkabılarıyla, müzikçalarıyla bu türden bağımlılık ilişkileri içinde olanlar da var. Bizde eksik olan tek şey, bu hallerin birer tehlikeli hastalık olduğunu teşhis edecek işinin ehli doktorlar... Hatta heyhat, doktorların arasında da bilumum dijital alet edevata bağımlı yaşayan epeyce kerli ferli karakter var, istemeden de olsa rastlıyorum şurada burada, göz misafiri oluyorum icabında.
Bu zamanın insanının içine çekilmekte olduğu gülünçleşme bataklığının dibi yok anlaşılan. Bu icat ettiğimiz kaçıncı oyuncaktır ki, kısa zamanda bizi oyuncağı haline getiriyor. İbretlik bir durumdayız insanlık olarak, hakikaten yatacak yerimiz yok!
Baştaki örneğe geri dönelim şimdi; bir insanın gelip oradan kaldıracaklar diye kendisini bilgisayarına kelepçelemesi sapıkça bir şey olur, evet! Ama içinde bir parça da olsa irade pırıltısı var hadisenin. Ya ortada bir kelepçelenme durumu yokken dahi, "kendi isteğiyle internetin başından kalkamamak" zavallılığı nedir, nasıl bir şeydir yahu!
Hani "İnsanlık öldü mü?" diye gevrek gevrek soruyor ya durmadan birileri... Ben cevabı biliyorum: Hayır insanlık ölmedi, ama çok kötü sersemledi!
29.09.2011 Yeni Şafak






























Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.