Yaşamaya can attığımız her şeyi ve her süreci azıcık kendimize benzeterek ve başına bir "İslamî" nitelemesi kondurarak hayatımıza katıveriyoruz. Bunu; bırakın İslam dairesinde kendine meşru bir yer ve gerekçe bulunup bulunmamasını, kendi başına İslam'la uyuşması asla mümkün olmayan şeyler için bile yapıyoruz.
Bunun onlarca örneği var. Orta ölçekli bir yatırım yaparak mescit yapan ve restoranında içki satmayan çok yıldızlı bir otelde geçireceğiniz bir hafta sonu için "İslamî tatil" denebiliyor mesela. Bütün o ekstra şatafat, lüks, israf, vs, o "İslamî" nitelemesinin altında görünmez oluyor. Müslüman için "tatil" kelimesinin nasıl bir muhtevaya sahip olabileceğine bu gündem kalabalığı içinde zaten hiç gelemiyoruz bile.
"İslamî trendler" diye bir yeni laf çıktı şimdilerde. Bunu doğrudan Müslümanlara hizmet sunan, Müslümanların taleplerini karşılamak üzere faaliyet gösteren firmalar kullanıyor en çok. Müslümanlıkları en koyu harflerle vurgulanan 'müşteri'lerinden herhangi bir itiraz yok. "Trend" kavramının İslam'a uyumlu tek bir tarifinin yapılamayacağı bu kadar aşikarken...
Daha önce de yazmıştım; İslamî moda ve trendleri okuruna ulaştıran yayınlar çıkarılıyor. Kapağına güzel mankenler konuyor ve fakat başları da örtülüyor. Böylece o yayınlar "İslamî" oluyor. Müslümanlar da onlara müşteri oluyor.
Dondurmacılar elli çeşit dondurma yapıyorlar artık. İçine neyin aromasını ya da parçacıklarını koyarsan onun dondurmasını imal etmiş oluyorsun. Bizim halimiz de böyle bir imalat terkibine doğru gidiyor. İslamî modernlik mi bunun adı, modern Müslümanlık mı, varın kararı siz verin!
10.10.2011 Yeni Şafak































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.