Ey Can!.. Dünya sahnesinde cereyan eden senaryolara bakarken dublörlerin acemî davranışlarını anlatmaya kalkışsam, insanın hayatında en önemli sermayesi olan zamanı israf etmekten sorumlu tutarım, kendimi. Ondandır, bilmeni isterim, yapılanların sonuçta aslına rüc’û edeceğini bilmen gerekir.
Ey Can!.. Edebiyat ve sanat dünyamızda ticaretle uğraşanların Hakk adına sahne almasına gönlüm, razı olmuyor. Birkaç gencin çıkardığı ve paraları suyu çekince kenara çekilmelerine üzülüyorum.
Ey Can!.. Kelli-felli adamların meclislerde ahkam kesmelerine şaşırmıyorum, artık. “-cek” ve “-cak” ekleri ile biten açıklamalarından çıkardığımız netice şudur: Bu işten para kazanırsak, zekatın yüzde birini hayır ve hasenat işlerinde kullanılması için serbest bırakırız da ismimizi, unvanımızı belirtmeniz şartıyla!..
Ey Can!.. Piyasaya arz edilen eserlere baktığımız zaman, gördüğümüz manzarada bizi üzen bir taraf, halen Kitab-ı Mûbin’nin hediyesi mukabilinde –parayla- satışının devam etmesidir. İman edilen kitabın para karşılığında satılmasına gönlüm razı değildir, razı olmadı ve razı olmayacak, ben yaşadıkça!..
Ey Can!.. Yeni bir seneye geçerken-Miladî Takvimle- günlük gazetelere baktığımızda kimi gazetelerin manşete çektikleri “Mutlu Yıl Temennileri”, burnu yalan söyledikçe uzayan tahtadan mamûl Pinokyo’yu hatırlattı. Ne zamana kadar, bu yılbaşı efsanesi ve Noel Baba Safsatası devam edecek? Bu şans biletlerini yasaklatacak bir kanûn çıkartmak, neye aykırılık teşkil eder? Bu milletten toplanılan parayı bir kenara bırakınız, bu milleti hayallerle oyalamanın sebepleri ve sonuçları üzerinde kim durmalı? Her sene ocağı sönen, varını ve yoğunu bilete yatırıp, intihar eden mi yok, ocağı sönen mi yok, cinnet geçiren mi yok, eşinden ve çocuklarından ayrılan mı yok?
Ey Can!.. Baktığımız ve gördüğümüz, birçok şeyden hala ders çıkarmamış olduğumuzdur. Kalecisi yabancı takımda golcüleri yerli olmayan futbol maçlarında -ayak topu oyunu- satrançtaki gibi piyonlar-diğer futbolcular- bizimkilerdir, maalesef… Şimdi kalecisi ve golcüleri yerli olan takımların olmasını mı istiyoruz? Hayır, bu çağın en kirli aldatmacası olan bu sporun yapılmasına taraftar olmadığımızı belirtmek istiyorum. Sakın bana, “Bunca gazetede çalışan insan, işsiz kalırsa vebali senin üzerinedir.” diye bir suçlamada bulunma. Bu piyasadan ekmeğini çıkartan gazetecilerle alıp-vermediğim bir şey yok. Onlar, isterlerse başka bir alanda gazeteler de çıkartabilirler. Futbolun olmadığı bir gazete hayali ile yanıp tutuşmaktayım, açıkça. Milleti bu illete alıştıranlar, asıl suçlu kimselerdir. Dünyanın her yerinden gelecek tepkileri bırakın, bizi mahkemeye vermek isteyenler bile çıkabilir, içimizden. Ben kimseye hakarette bulunmadığımı, bilmekteyim. Yoksa benim aldığım emekli maaşımda gözü olanlar mı var? Müsterih ol; hem futbola hem fıestaya hem fadoya karşıyım. Gizli-saklı bir şeyler yok, açıklamalarımda. Bu üç F’ye de karşı çıkmanın bir ibadet olabileceğini sanıyorum, günün şartlarında.
Ey Can!.. Seyrelen yazılarımızı sormuşsun, uzun zamandır, yazmaktan soğudum. Yazılanlara baktığımda kimselerin zamanını gereksiz şeylerle harcamanın bana vebal getireceğinden korkuyorum. Gereksiz işlerle uğraşmanın hayırlı bir iş olmadığını bilmekteyim. Kimsenin hayatından onun ömür sermayesi olan zamanını çalmak istemiyorum, açıkçası.
Ey Can!.. Bakmakta ve görmekteyiz ki hayat devam ediyor. Kozasını ören bir ipekböceği misali, kalan ömrümüzü hayırlı işlerle tamamlamanın üzerimize düşen bir sorumluluk olduğunu bilmekteyiz, bunun şuuruna vardık. Kumdan kaleler icad edip, onları yıkmakla kahraman olmanın nefse verdiği enaniyeti, ayaklarımızın altına alalı, uzun zaman oldu.
Ey Can!.. İnsanlık mutlu oluncaya kadar, huzura erişinceye kadar, gözyaşları dinmedikçe, yeryüzünde açlıkla boğuşan insanlar oldukça, insanlığın ve erdemin kıymeti aslına dönmedikçe bize hem gülmek haramdır hem durmak. Bu şuurla, omuzlarına yüklenen mükellefiyeti taşımalısın, yapman gereken ne ise yerine getirmen gereklidir. İnsanlığın huzuru yeniden dirilişten geçmektedir, yeniden düştüğün yerden kalkıp doğrulman gerekmektedir, yeniden aslına dönmenle, öze dönüşü gerçekleştirmen lazımdır.
Ey Can!.. Bak, sana yalvarıyorum, biz bunu yapamadık, yapmaktan uzak düştük, bırakıldık. Bunu yapamamamız, eksikliktir. Bunu senin yapmaman, yok oluştur.
Ey Can!.. Ağart yüzümüzü karanlıklara karşı ve çıkart bedenini taşıdığın ruhunla tüm kirliliklerinden asrın. Haykır, var oluşunun müjdesini alsın, insanlık!..
Ey Can!.. Diril, yeniden kendi içinden. Bil ki insanlık hüsrandadır, zarardadır. Hakk’ı tavsiye eden, Sabr’ı tavsiye eden, İman eden ve Salih amel işleyenler bundan müstesnadır.
Ey Can!..Kalkıp, doğrulman senin hüsrandan çıkışının işaretçisidir.
01.01.2013
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.