İslam'a göre de ikincisidir. Ehlü'l-halli ve'l-akd denilen bu heyet ile başkan danışmalar yaparak ülkeyi yönetirler. Yoldan çıkan olursa onu değiştirme imkanı vardır.
Doğru söz bir erdemdir, ama bazen zulüm de olur. Bir masumu düşünün, zalimden kaçıp bir yere gizlenmiş, zalim onu arıyor ve bir "doğrucu Davud'a" yerini soruyor, doğrucu da "yalan söylemek erdemsizliktir" diye masum kişinin yerini söylüyor, yalan söylemiyor, ama zulme alet oluyor, masumun kanına giriyor. Bu durumda da doğru söylemek erdem midir?
Hayır.
Demokrasi şudur, budur, filan uygulama demokrasiye aykırıdır, ülkenin menfaati, eşyanın tabiatı, işin gereği, kamunun yararı icab etse bile (bunlara aykırı olduğu durumlarda bile) demokrasinin genel-geçer kuralları uygulanmalıdır demek -ki, bunu din kuralları için bile demiyorlar- demokrasiyi kutsallaştırmak olmuyor mu?
Demokrasi teorisi hiçbir yerde, hiçbir zaman eksiksiz olarak uygulama alanı bulmamıştır. Ayrıca birçok demokrasi çeşidi vardır. Demokrasinin olmazsa olmazı hukukun üstünlüğü ile "beğenilmeyen, yoldan çıkan" yöneticilerin, seçilmiş ve atanmışların, seçenler ve atayanlar tarafından değiştirilebilmesidir.
Hukukun üstünlüğü bahsinde kanun ile hukuk arasındaki ilişkiye dikkat etmek gerekiyor. Kanuna uyulur, ama her zaman kanun hukuka uygun olmaz ve olmazsa değiştirilir.
İslam alimleri yoldan çıkanları "değiştirme kuralı"nın bile, daha büyük zarar açmaması halinde geçerli olduğuna karar vermişlerdir.
17.02.2012 Yeni Şafak































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.