İslam hakkında az çok bilgisi olan herkes şunları bilir:
İslam'dan önce onun ilk muhatabı olan Araplar kabilelere bölünmüşlerdi ve aralarında çatışmalar, yağmalar, üstünlük iddialarına dayalı nefretler ve kinler eksik olmuyordu. İslam geldi, ilk muhataplarına hitaben bütün mensuplarını 'kabile, soy sop, renk, servet, bölge' farkına bakmaksızın bir ve beraber olmaya, 'din birliği ve din kardeşliği ekseninde' bir özel topluluk (ümmet) teşkil etmeye çağırdı. Hz. Peygamber (s.a.) dönemi ile Emevilerin kuruluşuna kadar geçen dönemde -Hz. Osman'ın hilafetinde başlayan bazı bozulmalar ipucu verse de- bu çağrı gerçekleşti. Eşsiz insan, büyük rehber, Allah Elçisi Muhammed Mustafa'nın (s.a.) güçlü etkisi ve emsalsiz cazibesi ile insanları bölüp parçalayan ve birbirine düşüren anlamsız iddialar ve davalar ortadan kalktı, eski köleler efendi, eski efendiler 'eski kölelerinin' komutasında subay veya asker, yönetiminde yönetilen oldular. Siyah beyazı, yoksul zengini, sıradan insanlar soylu ailelerden gelenleri, filan kabileden olanlar falan kabileden olanları sevdiler. Kardeşlik dine, değer de ferdin erdemine bağlı hale geldi. Artık Allah'ın istediği ümmet oluşmuştu.
Yazının devamı için: http://yenisafak.com.tr/yazarlar/HayrettinKaraman/ummetten-ulusa-gectik-ne-kazandik/39867































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.