26 Mart'ta Girit'teki ABD üssünden başlatılan, 5 Nisan'da sona erecek tatbikata ABD 6. Filosu ile İsrail ve Yunanistan'dan savaş gemileri ile uçaklar katılıyor. Operasyon özellikle İsrail, Yunanistan, Rum Kesimi ile perde gerisinde Almanya ve Fransa'nın yer aldığı, Doğu Akdeniz'in yeni keşfedilen dev doğalgaz rezervlerini barındıran bölgelerinde yapılıyor. Bu çerçevede Antalya'nın Kaş ilçesinin hemen karşısında bulunan, Meis adası, belki de tarihinde ilk kez askeri nitelik kazanıyor.
Tatbikatın konusu, yeni enerji kaynaklarına yönelik saldırıyı önlemek. Peki kim yapacak bu saldırıyı? Elbette, söz konusu ülkelerle ciddi krizler yaşayan, çıkar alanlarının tehdit edildiğini söyleyen ve açık tavır alan ülke, Türkiye! Bu yüzden de, Yunan basını, tatbikat simülasyonunda "düşman" gösterilen gücün Türk Hava Kuvvetleri'ni andırdığını yazmış.
Doğru da yazmış... Çünkü bölgedeki zenginliği paylaşan ülkelerin rahatsız ettiği tek ülke Türkiye ve bu rahatsızlık da açıkça ifade edildi hatta iş restleşmeye kadar vardı. Sadece Yunan basını değil, konuyla ilgili hemen bir çok değerlendirmede tatbikatla "Türkiye'ye mesaj verildiği" söyleniyor.
Güvenilir Denizkızı tatbikatları her yıl ABD, Türkiye ve İsrail tarafından yapılıyordu ve bir kurtarma tatbikatıydı. Türkiye-İsrail krizinden sonra ABD-İsrail birlikte yapmaya devam etti. Bu yıl ise Yunanistan İsrail tarafından davet edildi. Adı Noble Dina olarak değiştirildi. Sadece adı değil, kurtarma tatbikatı açık bir saldırı tatbikatına dönüştürüldü. Bunun üzerine Türkiye, 13 Nisan'a kadar devam edecek kendi tatbikatını başlattı.
Bugünlerde Suriye'ye odaklandığımız için, tatbikat ölçeğinin çok ötesine, bölge genelinde neler olduğuna bakmakta biraz zorlanıyoruz. Geçtiğimiz hafta Azerbaycan'ın İsrail'e askeri üs verdiği iddialarını hatırlayalım. Bakü iddiaları yalanladı ama İsrail-Azerbaycan ilişkilerini takip edenler için iddia hiç de şaşırtıcı değil. Aynı şekilde Akdeniz'den Balkanlara uzanan İsrail "etkisi" Türkiye'nin aleyhine büyüyen bir fırtına gibi.
Macaristan, Bulgaristan, Yunanistan ve Gürcistan'la askeri ortaklıklara, havca sahalarının kullanılmasına, askeri teknoloji transferine kadar kapsamlı ortaklıklar, ikili ilişkiler kategorisinin çok ötesine taşınmış durumda. Yunan hava kuvvetlerinin ihtiyaçlarını İsrail'in karşılaması, F-16 silah sistemleri gibi geniş bir alanda askeri tedarik, Yunan hava sahasının İsrail uçaklarına açılması gibi gelişmeler aslında jeopolitik hesaplarla ilgili ve hepsi Türkiye'nin alanını daraltmaya yönelik.
Ekim 2010'da iki ülke ortak hava tatbikatı düzenledi. Girit açıklarında yapılan, yüzden fazla İsrail savaş uçağının katıldığı tatbikatta S-300 füzeleri de test edildi. İsrail uçakları bin dokuz yüz kilometre menzil denedi. Uzun menzilli saldırı tatbikatıydı bu. İran gibi hedeflere yönelik bir tatbikat... Rusya'nın İran'a sattığı ancak engellenen, Suriye'ye verdiği ancak İsrail'in bütün baskılara rağmen engelleyemediği S-300 hava savunma sistemine karşı hazırlıklar yapıldı. İsrail, aynı dönemde Kıbrıs Rum Kesimi'yle de askeri anlaşmalar yaptı. Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman ile Rum Kesimi Dışişleri Bakanı defalarca görüştü.
Benzer anlaşmalar; savunma, hava sahası, istihbarat, askeri teknoloji gibi daha bir çok ülkeyle yapıldı. Bu ülkelerin Akdeniz ve Balkan ülkeleri olması dikkat çekiciydi. İtalya ile tatbikatlar, Romanya ile on gün süren tatbikatlar dikkat çekiydi. Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Sırbistan'la derinlikli askeri anlaşmalar yapıldı. Bütün bu ülkelerin hava sahaları İsrail savaş uçaklarına açıldı. Görünüşte Anadolu semaları kendisine kapatılan İsrail, askeri eğitim için geniş hava sahaları buldu.
Doğu Akdeniz'de; İsrail-Rum Kesimi-Yunanistan arasında askeri bir ittifak, Akdeniz ekseni oluşturuluyor. Balkanlar'da; İsrail, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Macaristan hatta Sırbistan ve Makedonya arasında benzer anlaşmalarla askeri bir alan, eksen oluşturuluyor. İsrail heyetleri, gittikleri bütün başkentlerde, özellikle Balkanlarda "Türk tehlikesi"ne vurgu yapıyor, tarihi önyargı ve korkuları diriltiyor, Türkiye'nin kendileri için nasıl bir tehdit haline gelmek üzere olduğu konusunu işliyor. Doğu Akdeniz merkezli enerji çalışmaları işte bu yeni stratejik sonuçlarından biri.
Bu yüzden "Ege ortaklığın adalarında İsrail füzeleri.. Kime karşı?" diye yazmıştık. "Adalar'dan sonra Kıbrıs'ta da İsrail füzeleri" demiştik. Bu çalışmaların hedefi sanki İran'mış gibi bir görüntü veriliyor. Oysa hedef hep Türkiye idi. Şimdi İsrail savaş gemileri neredeyse Türkiye karasularına giriyor.
Meis neresi? Hadi haritaya beraber bakalım...!
03.04.2012 Yeni Şafak






























Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.