Gölbaşı Erdem Beyazıt Anadolu Lisesine düştü yolumuz okulunun adının hakkını veren güzel bir öğretmeninin davetiyle. Okulun adını görür görmez bir rüzgâr gelip esti yüzüme. Kalemini aşkla kâğıda dokundurur gibi dokundu gönlüme. Bahçesine girer girmez daha ilk adımda bizi adeta Maraş’a alıp götürdü. Hemen telefonumu aldım elime fotoğrafını çekmek için. “Beyaz güllerimizi de alın.” diye seslendi Semra Hoca. “Kara Liseden beyaz güllerin okuluna…” diye fısıldadı kulağıma gönül kalemim.
Bahçede ilerliyorduk, benimse aklım ve gönlüm ortama sirayet eden manayı soluyordu her nefeste. Nasıl da yaşarmış insan isminin olduğu yerde… Bahçe ve okulun merdivenleri bile bize sanki onların döneminden geçiyormuşuz gibi eşlik ediyordu. Ne olurdu diyorsunuz bir an gidiversem ben de o yıllara. Bir harfi oluversem onlardan yadigâr bir sözün. Girişte bir fotoğrafı ve hayat hikâyesi karşılıyor gelenleri. Öğrencileri geliyor hemen aklıma. Kim bilir kaç öğrenci o merdivenlerden çıkarken aşkını taşımıştır yanında. Beyaz güllerin yanında kâğıda içini döken öğrencileri de vardır elbet. Erdem Bayazıt ve arkadaşlarının buluştuğu gibi buluşmuştur aynı derde ortak öğrenciler burada da. Kim bilir ne cevherler şu an bu sıralarda diye düşünürken okulumuzun bir müzik grubu var dediğini işittim Semra Hoca’nın. Hemen dikkat kesilip yöneldim. “Adı nedir grubunuzun?” dedim.
“Yadigâr, hocam.” dedi.
“Yadigâr”…
Ne güzel isim.
Belli ki yadigâr, ismin tecelli eden ruhundan zamana. Ne mutlu ki bir aşkla oluşturdukları bu grup yarışmalarda dereceler elde etmiş.
Semra Öğretmen anlatırken okulu, sınıfını yedi güzel adam sahnesinden bir karede buluyorsunuz kendinizi. Sınıfını gezerken kurumuş güller ilişti gözüme. Kurumuş güllerin hep vardır bir hikâyesi. Yüreğinde güllere ve anılara sevdası büyük olanların gönül toprağında hiç solmadıkları için beklerler kurusa da onlar. Ben bunları düşünürken cevap da geliyor zaten Semra Öğretmen’den: “Öğrencilerim vermişti.” Yediveren gibi gonca gonca büyür de öğretmenin içinde öğrencileri, bu yüzdendir ki öğrencisinden gelen her şey saklanmaya değer…
Erdem Bayazıt’ın hayatında şiirin olduğu yerde kendini bulmak. Bir an durup satır sonuna sığmayan kelimeleri gönlünde toplamak. Tüm bu duygularla daha kâğıda gerek duymadan hem yaşamak hem yazmak…
İşte öyle bir ruhu vardı Kara Lisenin beyaz gülü Erdem Bayazıt’ın adının yaşadığı bu okulun. Tüm hücrelerimize oksijen gibi geliverdi bu kısa ziyaret.
Müdür Bey’in odasında duvarda asılı bir çiçek dikkatimi çekti. Sevgi çiçeği imiş. Onun da hikâyesi vardır elbet. Belli zamanlarda sadece Gölbaşı’nda yetişiyormuş. Fen öğretmeni olarak endemik yanını düşünürken yine içimden seslendi şair yanım: “Sevgi çiçeği de seçilmiştir belki bu atmosfer için tıpkı okulun adı gibi değil mi Habibe?
Şiire…
Beyaz Güllere…
Sevgi Çiçeğine…
Ve Adil Erdem Bayazıt ruhunu taşıyan okula.
Aşkla.
18 Haziran 2025
Ankara
Kaynak: https://www.insaniyet.net/kara-lisenin-beyaz-gullerinden-adil-erdem-bayazit/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.