Mısır’ın halkoyuyla işbaşına gelmiş ilk cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi, devrim öncesinden kalma oligarşi kalıntılarını, diktatörlük artıklarını, ‘Yüksek Yargı’ yahut ‘Yüksek Askeri Konsey’ kılıklı sömürge memurlarını, emperyalist uşaklarını, Amerikan-İsrail kuklalarını etkisiz hale getirmeye çalıştığı için faşistlerin, sosyalistlerin ve dahî liberallerin hışmına uğradı.
Haliyle-tavrıyla “Ben hâlâ Hüsnü Mübarek döneminin adamıyım” diyen Anayasa Mahkemesi Başkanı’nı görevden almaya kalktı, diktatör dediler...
Halk oyunu hiçe sayarak cumhurbaşkanlığı makamına cart curt eden, milli iradeye caka satmaya kalkan Genelkurmay Başkanı Tantavi’yi görevden aldı, despot dediler...
Milletin seçtiği vekillerin yetkilerini tanımayan, devrimle gelen meclisi fesheden, cumhurbaşkanının yetkilerini de kuşa çevirip iktidara el koyan kerameti kendinden menkul bürokrat cuntasının gayri meşru kararlarını buruşturup çöpe atmasını ve devrimin kazanımlarını onların şerrinden korumak için birkaç haftalığına-demokratik seçim yoluyla yeni bir meclis teşekkül edinceye kadar- bazı ilave yetkiler kullanmaya niyetlenmesini firavunluk gibi gösterdiler...
İnanılır gibi değil ama genel seçimlere gidilip doğru dürüst bir meclisin oluşturulmasını ve devrimin ruhuna uygun yeni yasal düzenlemeleri o meclisin yapmasını savunduğunda bile diktatörlükle, tiranlıkla, firavunlukla suçladılar Mursi’yi.
Yazının devamı için: http://haber.stargazete.com/yazar/kopeklerin-gunu/yazi-770333































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.