• İstanbul 19 °C
  • Ankara 17 °C

Hanzala bugün vuruldu ama hiç ölmedi!

Hanzala bugün vuruldu ama hiç ölmedi!
Naci el Ali. 1937’de Filistin’de doğdu, melun İsrail’in kurulduğunun ilân edilmesine birkaç yıl kala…

 Artık İsrail’in kuruluşuna yönelik tüm çabalar ve Filistinlilere yapılan zulümler had safhaya varmış, emperyal güçler çizecekleri haritaya üç aşağı beş yukarı karar vermişken… Nitekim o bebeklikten çıkıp küçük bir çocuk iken İsrail kuruldu ve işgal resmileşti. Naci el Ali isimli Filistinli çocuk da ailesiyle birlikte, daha nice aile gibi, kendi topraklarından göç etmeye mecbur kaldı. İstikamet Lübnan’dı, devasa mülteci kamplarında bir yaşama doğru… Fakirliğe, zorluk dolu bir çocukluğa doğru…

Naci el Ali ve onun gibi nice Filistinli işgalden kaçtıkça işgal onlara geliyordu. Lübnan’da mülteci kamplarına yerleşmek yetmedi. İsrail zulmü Lübnan’ın içlerine kadar sokuldu, Sabra ve Şatilla kamplarında kalanlar da katliama maruz kaldı. Küçük yaşta ülkesinden kaçan Ali, kaçtığı kamplarda zulme tanık olmaktan kaçamamıştı yani. Gördüklerinin onun ruhuna ve hayatına tesiri kaçınılmazdı. Filistin onun sadece yarası değil, davası da olacaktı, olmalıydı.

Mazlum halkının sesini cesur ve basit ama derinlikli çizgileriyle dile getirdi

Kendisi gibi “Filistin”i dava edinmiş nicesinin mücadelesini örgütlediği birkaç kulvar vardı o dönem. Takvim 60’lara gelmişti, Ali ve zulümle büyümüş onca genç 20’lerine varmıştı. Hani zulümlere en çok öfke duyulan yıllar belki de… O da öfkesiyle o kulvarlardan birine saptı, Arap milliyetçiliği etrafında şekillenen harekete dahil oldu. Nitekim o dönem için önemli bir çizgiydi bu politik çizgi. (Naci el Ali’nin bu çizgide şekillenen düşüncesini anlamak için onun el Zalama karakterine göz atmak faydalı olacaktır. El Zalama’nın farklı karikatürlerde birçok kimlikten, inançtan, ideolojiden, gruptan bir karaktere bürünüp hep tek bir ortak nokta taşıması, Ali’nin mücadelesinde kendine çizdiği çerçeve açısından simgesel bir değer taşımaktadır. )

Ali’nin geleceğe damga vuracak sanatçı yanı da zorlu gençlik yıllarında su yüzüne çıkıyordu. Filistin halkının yaşadığı acıları resmetmeye yönelen ve yaşadığı kampın duvarlarına gördüklerini çizen genç Ali, engellere rağmen eğitimini sürdürüp Lübnan Güzel Sanatlar Akademisi’nden de mezun olmuştu. Ali’nin çizgilerindeki derinliği fark eden gazeteci Gassan Kanafani’nin onun karikatürlerini kendi yazdığı el-Hurriyye Gazetesi’ne götürmesi ise Naci el Ali ismini bugünlere taşıyacak yolu açtı. Ali’nin yayımlanan karikatürleri el Hurriyye’de idi, sonra ise sırasıyla birkaç dergi ve gazete yıllar boyu onun karikatürlerine sayfalarını açtı. Filistin’de hüküm süren zulmü ve yıkımı, mazlum halkının sesini cesur ve basit ama derinlikli çizgileriyle dile getiriyordu Ali. Davasını en iyi ortaya koyma biçimi buydu ve ömür boyu da bu yolu tutturmayı kendine görev edindi. İçtenlikle ifa ettiği görevi de onun karikatürlerini dünya çapında bilinir kıldı, duyurmak istediği ses dalga dalga duyuluyordu… Öyle ki gün geldi, bir karikatürü Filistin’in özgürlük mücadelesinin sembolü hâline geldi: Hanzala.

Devamı: https://www.dunyabizim.com/portre/hanzala-bugun-vuruldu-ama-hic-olmedi-h24629.html

Bu haber toplam 1685 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim