Bir taraftan iyi bir siyaset ve devlet adamı olan Akkoyunlu Beylerbeyi, diğer taraftan da, tam bir dervişti, Bazılarınca zıt zannedilen iki üstün vasfın nasıl bir ahenkle buluştuğuna adeta örnekti. Yunus'tu. Bu Kur'an-ı Kerim ahlakının güzelliği, insanı insan yapan, insanın yüce yaratılış fıtratını bozmadan devam ettiren ve cennete liyakatini kaybettirmeyen Allah'ın ihsanıydı.
Anlatmanın zorluğu kadar, anlatımın söz kalıbına soktuğu ifadelerden de manevi yapının ruhuna ve heyecanına varmak bir derece mümkünse de tam değildir. Hiç olmazsa, gönüllerin karşılıklı alışverişte bulunacağı sohbetler gerek. Onun için de, "Dinleyen anlatandan uz gerek" derler de, bu sözde de bir eksik kalır. Anlatan şimdi yazan Hasan, ne kadar uz görmüş, uz anlamış ve anlatabilmektedir? Onun için, Akkoyunlu Beylerbeyinin ahlakını anlamak ve bu güzel ahlakı yaşamak için, Yunus Emre'nin adını duyunca veya şiirlerini dinlerken, onun ahlakının güzelliğini düşünürken bunun, "Kur'an Ahlakı"nın solmayan değerinden kaynaklandığını anlıyoruz. Akkoyunlu Beylerbeyinin ahlakına bakarken de "Kur'an Ahlakı"na bakmalı. Ve Kur'an ahlakını yaşamak için gayret eden her gönülde, bu ahlakın ne solmaz çiçekler açtığını görmeliyiz.
Zaten on beş asırdır, dünyanın solmayan, sönmeyen ve milyarlarca gönlü ışıl-ışıl yakan bu en güzel ahlakın tek kaynağı şüphesiz yalnız Kur'an-ı Kerimdir. İslam dünyası, devir oluyor, toplum ve imkan olarak, siyasi güç ve üstünlük kazanarak Kur'an Ahlakını yeni kitlelere, bölgelere ulaştırıyor, sahasını genişletiyor. Devirler geliyor Müslümanlar siyasi güç ve imkanlarını kaybediyor. O zamanlar içlerindeki münafıklar, Müslümanların toplum olarak güçlü olduğu zamanlarda, "Müslümanız" dedikleri halde, iftira ve tezviratlarla İslam düşmanlığı cephesinde itibar ve imkan arıyorlar. Kendilerini belli edip, çok zor olan insan tanıma konusunda Müslümanları tecrübe ve bilgi sahibi yapıyorlar. Fakat, "Kur'an Ahlakı"ndan tek taş düşüremiyorlar. Bu kere de Müslümanlar fert-fert Kur'an ahlakını yaşıyorlar. Kur'an ahlakı tek başına göz kamaştıran güzelliğiyle insanların gönlünü fethediyor. Neticede güçsüz dönemler sağladığı ibret ve gayretten sonra kısa zamanda yeni ve büyük bir güç doğuruyor. Fetret dönemleri, Allah'a hamdolsun her zaman kısa olmuştur. En uzun dönem geçen asır olmuştur. Ama geçen asırda da İslam dünyası, inanç ve fikir grubunda bütün dünyanın en büyük grubu haline gelmiştir. Yani Müslümanlar, tarihi devirler olarak bazen güç ve kuvvetle İslam'ın bayrağını dalgalandırarak, insanlığı saadet ve fıtrat yüceliğine çağırıyor. Bu süreler uzun oluyor. Toplum ikballe rahatlayıp gevşeyince maddi güç ve imkanlarını kaybediyor. Fakat Müslüman birey olarak Kur'an ahlakını, yani insani gücünü ve yüceliğine sahip olduğundan bu kere de insanlık İslam ahlakının bireylerdeki güzelliğini, gücünü, yüceliğini görüyor, katılıyor. İslam gerçek fetihlerine kesintisiz devam ediyor.
Ya Rab! Ebedi aleme aldığın Akkoyunlu kardeşimiz gibi Kur'an ahlakı ile ahlaklı her kardeşimiz yerine, tez zamanda üç kişiye daha Senden hidayet niyaz ediyorum ki dünyada bedbaht kimse kalmasın.
26.04.2012 Yeni Akit































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.