Sevgili okuyucular, bu pazar sohbetinde de 'Gezi Olayları'ndan bahsedeceğim. Ne yazık ki Türkiye'nin gündeminde başka konu yok.
Gerçekçi ve dürüst olmaktan bazen hiç hoşlanmıyorum. Diğer köşe yazarı arkadaşların yazılarını okuyorum. Devlet adamlarımızı dinliyorum. Benim de 'mâsum', 'çevreci', ağaçsever gençleri kucaklayasım geliyor. Esrarengiz bir edayla 'Mesaj alınmıştır', 'Polis orantısız güç kullanmıştır', 'Gençlerimiz suçsuzdur' diyesim geliyor.
Yirmi günden beri bütün yakılan, yıkılan, tahrip edilen arabaları, binaları, yaralanan 600'den fazla polisi unutup bunun 'demokratik hak' olduğunu söyleyesim geliyor... O zaman ben de ne güzel liberal, barışçı ve de demokrat sayılırdım. Ne kadar kolay değil mi? İki adet günah keçiniz var: Birisi ülkenin başarılı ve çalışkan Başbakanı, diğeri çileli polisler... Başbakan'ın ne kadar despot, sert, inatçı, hattâ diktatör olduğunu; polislerin ise ne kadar gaddar ve zalim olduğunu söylersiniz; işin içinden çıkarsınız...
Yazının devamı için: http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/guzel/2013/06/16/gercekten-kim-bunlar































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.